kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

TC KÜRTLERİ YİNE OYUNA GETİRMEK İSTİYOR!

Posted by kaniyasor 21 Mart 2013

aaa-kaniyado.2Kani Yado – 21.03.2013

Mücadele tarihinde AMED en büyük kalabalıkla 2013 Newroz’unu kutladı. Amed Newroz’un coşkusundayken Türkiye MİT görüşmeleriyle elde ettiği başarılarla  sevincini yaşıyordu.

Kürtler ulusal bayramlarının sevincindeyken, TC bu Newroz’da Türk bayraklarını Amed’de dalgalandıramamanın burukluğuna rağmen Batı Kürdistan’dan, Musul’dan, Karkük’e kadar  sahip olma yemini olan Misak-i Milli’nin tellallığını Kürtlere yaptırdıkları için her tarafta sevinçlerini konuşuyorlardı.

TC, Kürdleri kullanarak Kürdleri teslim almaya çalışıyor. Uluslararası gücün engelinden dolayı, TC artık Kürdleri birbiriyle çatıştıramıyor ama şimdi yeni barış oyunuyla amacına ulaşmak istiyor.

Sorunlu olan her konuda çözüm dile gelir. Bu çözümlerin bir ismi olur. İnsanın da tanınması için dünyaya gelir gelmez bir isim verilerek diğer insanlardan ayırt edilmesi ihtiyacı karşılanır. Osmanlının Birinci Meşrutiyet döneminden günümüze kadar Kürdler hakkında bir çözümden bahsedildiğinde arkasından bir felaket geldiği görülmüştür.

Türk usulü çözümler her zaman kandırmacadır, ihanettir, kan kokar! Bu anda tüm Kürtler kendilerini Birinci Dünya Savaşı yıllarında Said-i Nursi ve benzeri Kürdlerin Ermeni katliamında Osmanlının yanında yer almış olması sağlanmış,  Cumhuriyet ilanında desteği sağlanmış, ondan sonra kullandıkları unsurların ev hapsinde hayrını görmüşler.

Said-i Nursî’nin kullanılmışlığını namus ve şeref sorunu haine getiren işbirlikçi cemaat Kürdleri yine nur cemaatlerinin yanında kul/köle sadakatinde durarak eski arabesk nakaratlarını Misak-i Milli ile tekrarlıyorlar.

Bu potansiyelin dışında Kürdlerin cumhuriyet okullarında eğitimden nasibi alarak ümmet gelenekçi kişilikten uzaklaşıp Kemalizm’in etkisinde yeni Kürd biçimi ortaya çıkmıştır. Bunlardan ne köy olur ne kasaba!

Sol Kemalizm ile dirsek temasında olan Kürd potansiyeli bu gün Ergenekon tutuklularından bazılarıyla ilişkileri olduğu biliniyor. Bu durum Kürdlerin bir kısmının arabesk makamında, bir kısmı alaturka makamında ses verdikleri anlamına geliyor.

Burada Kürdlere ait ne vardır?

Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümeti bu iki tarafın geri yapılarından mı akil adamları arayacak?

Kemalist ideoloji yakın tarihimizin siyasal biçimidir. Yani 1900 yıllarının tekçi faşist zihniyetidir. Bu zihniyetin Kürdlere bulaşması Kürdler için kurtulması zor bir hastalıktır. Dünya bu tekçi bela ile uğraşırken Türkiye’de ve  Kürdler’de ahala yaşaması bir başka beladır!

1400 yıllık Mekke geri zihniyetiyle biçimlenen Kürdler Türk kamuoyuyla uyumlu olabilir ama Kürtlerle ve çağ ile mesafesi oldukça fazladır.

Avrupa, Vatikan Merkezli Hıristiyan gerici yaşamına karşı verdiği mücadele ile özgürleşmenin/insanlaşmanın yolunu açtı ve modern yaşama adım adım geçti.

Türkiye’nin ve bölgenin yaşadığı süreç Avrupa’nın geçirdiği o sürecin fırtına öncesi durumun habercisi olduğu muhakkaktır.

Dünyadaki tüm cemaatler, toplumu dinsel korkularla tutsak almış ve havada bulup tavada yiyen asalak sınıfın örgütlülük biçimidir. Bölgenin geçireceği ileri ve demokratik değişime ne kadar izin verebilirler?

Coğrafyamızda oluşan altüst oluşlarda bu sınıf tekrar hâkimiyet sağlamak için çözümsüzlüğü dayatarak kendi geleneksel köleci sınıf tercihlerini dayatmaktadırlar.

Bu gün Kürdistan da bu sürece adım adım yaklaşıyor. Pusuya yatan gelenekçiler erkek siyasetini, erkek dinini ve erkek yaşam biçimini dayatmaktan geri kalmayacaklardır. Kürdçe bu sınıfa “doxın sıst” denir. Kürdler son zamanlarda cemaatlerle dirsek temasına geçtikleri gözden kaçmıyor.

Bu yaşamı tercih eden toplumlarda 10 yaşındaki kız çocukları dedelerinin yaşındaki heriflerin koynundan kaçıp kurtulmaya çalışan kız çocuklarla ilgili  haberler duyuyoruz her gün.

Aklı ve erdemi gelişkin Kürdler dikkat etmelidirler. TC Devleti ve Hükümeti başbakanı bu doxınsıst adamları akil adam sayıyorsa Kürdlerin işi zor!

Ayrıca diktatörlük yarışını kaybeden aşağılık ve ezilmişlik komplesinin müzdarip şizofrenlerin derdi hiç çekilmez.

Türkiye’de Kürd ulusal taleplerini kendi lehine çevirmek için Kuzey Kürdistan’da biçimlenen tüm siyasal oluşumları devre dışı bırakmak için derin önlemler devreye sokulunca siyasal mevzileri kaybeden pusudaki Kürd mirleri çok kızgındırlar. Bu yüzden TC’nin huzurunda secdede duruyor TV tartışmalarına canlılık katarak kendilerine fırsatlar yaratma hayalleriyle horoz gibi duruşlar sergiliyorlar.

Başbakan Erdoğan çözüm süreci ile ilgili olarak akil adamlar konusunda çalıştıklarını söylüyor. Kürdlere Misak-i Milli Tellallığını yaptırarak birinci adımda MİT başarılı oldu, akil adamlar bulmakta zorlanmaz, çünkü siyasal pazarda satılıklar var!

MİT söyleminde tamamıyla teslim alma vardır. Oysa Kürtlerle ilgili çözüm konusunda sadece iki şık vardır:

1-Kuzey Kürdistan parçasına federal bir statü.

2-Türkiye’nin, Kürdlerin kendi kaderini belirleme hakkının kullanmasına razı olup, Kürdlerin bağımsızlığına giden yoldaki engeli kaldırmaktır.

Sayın Başbakan teslimiyeti dayatmaya çözüm diyorsa konuşulacak bir şey yoktur. Çözüm olarak teslimiyeti masaya getireceğinin ipuçlarını verdiği halde çözümsüzlüğü barış umudu şeklinde gösteren aldatıcı devlet dayatması oldukça onur kırıcıdır! Kürd toplumu ise o kadar huzursuz ki barış olsun nasıl olursa olsun noktasına getirilmiştir.

Bundan sonra Kürdler Türk bayrağına alıştırılma safhasına geçmesi için Kürd tellallarına kardeşlik masalları anlatılacak. Ondan sonra Misaki-i Milli tuzağının  çalışmalarına başlanacak. Bize göre  akılsız, Başbakana göre akıllı Kürdler devreye girecek. Bizim bir porspi Kemal Burkay havasını alacak. Şimdi yeni moda tırşıkçılık çıkmış, eski tırşıkçılığa kimse değer vermez, yenileri varken eskilerin hükmü yok.

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın insanı akil sayma ölçüsü nedir acaba?

Akılsızları, sürekli TC derin devletiyle dirsek temasından bulunanları, mücadelede diktatörlük yarışına girenleri ve bu yarışı kaybedenleri ve kaybetmeyenleri ‘akil insan’ saymak için akılsızlar pazarında araştırma yapması gerekir.

Akılsızlığın çözüm şeklinin ise ismi üzerindedir. Bu konular sizofren siyasilerle olacak işler değildir. TC, Kürdleri öyle köşeye sıkıştırdı ki, korkarım Kürdleri çöl karanlığına muhtaç etsin!

Bu sıralarda Kürd toplumunda isim yapmış insanlar “cemaat“ kelimesini duyduğunda secdeye durup bir rekat namaz kılabilecek kadar köle ruhlu siyasi kulları görmekteyiz.

Bölge alt üst oluşların işaretini veriliyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti uluslar arası taahhütlere bağlı kalmak zorundadır. Avrupa ile olan ilişkilerinde uluslar arası kuralları esas alır. Bu gerçekten dolayı BDP’yi taraf olarak kolaylıkla kabul ediyor.

CHP ve CHP’den ayrılıp ayrı bir parti olan MHP Kemalist faşist ilkelere bağlı olduklarından ve Kürdleri yok saydıklarından dolayı taraf olmazlar. O koşullarda İki taraftan biri olan Hükumet  “tek bayrak, tek devlet, tek millet”  dediğimiz üniter devlet yapısının muhafaza edilmesi koşuluyla masaya oturur.

Bu koşullarda uzlaşmaya oturma biçimi nasıl olursa olsun Kürdlere Türklük ilkesinde farklı kelime oyunuyla ‘inkâr’ dayatılacaktır, Türk bayrağı dayatılacaktır. Ayrıca TBMM’nin yeminli Kürd vekilleri nasıl yemini bozup Kürdlerin tarafını temsil edebilir? Yemin ederken “bir ayağımızı kardırdık” derlerse bizim diyecek bir şeyimiz kalmaz.

Biz barış için her zaman hazırız ama TC’nin bu aşağılık Misak-i Milli niyeti korkunçtur. Kürdler bu niyeti anladığında topluma ne diyecekler?

Yorum bırakın