kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

KAVGALAR DOĞAL YAŞAMIN ÖZLEMİDİR

Posted by kaniyasor 3 Eylül 2011

Kavgalar benzerlerin uzlaşmazlığında ortaya çıkan karşıtlıktır. Kavgayı tutuşturan cesaret korkuların nedenidir. İnsanlarda korkaklık şiddetlendikçe kavgalar daha da şiddetli olur. Dinsizlerin dindarlarla kavgası yoktur, çünkü hiç bir ortak yanları yoktur. Biri bilimin mantığını kendine inanç seçmiş, diğeri masalların aklında debelenip durur.

 Kavgaların gürültüsüne ve heyecanına kapıldığımız zaman nedeni anlaşılmaz. Nedensiz hiç bir eylem yoktur. Eylemin nedeninin doğru tahlil edilmesi gerekiyor. Kavga bir harekettir. Canlı türünün doğal gereksiniminden dolayıdır. Kavgada şiddet vardır. Şiddet, düşüncenin gelişmediği durumda taleplerini zorla elde etme yöntemidir. Bu ortamda zayıflar korunma duygularının dürtüleri çerçevesinde aldıkları önlem kadar hayatta kalma şansına sahiptir. Güçlüler ise birbirinin sırtını yere getirme arzularında güç dengesi oluşturarak daha fazla hayatta kalma şansına sahiptirler. Ayı ile aslan misali gibi. Kürt ile çakal gibi… Tavuk tilkiye yem almamak için her zaman bir çabanın içinde olacaktır.

 Saldırganlığın daha fazla etle beslenenler veya memeliler tarafından olduğu gerçeğini unutmamak gerekiyor. Bölücülüğü sevmediğimiz için insanları diğer canlılardan ayırmadan kavgayı anlatmaya çalışıyoruz. İnsanların diğer canlılarla düşüncede farklılık göstermesi günümüze kadar sadece şiddetsiz çözüm konusunu gündeme getirmiştir. İnsanoğlu bunun dışında daha ileri bir aşamaya gelmedi.

 Bir iddiaya göre insan düşünen bir canlı olduğu halde diğer canlı kardeşleri gibi şiddeti esas alan yaşamından vazgeçmeyecektir. Diğer bir görüşe göre insanda düşüncenin gelişmesi aynı zamanda vicdanın ve adalet duygularının gelişmesine neden olacağı için sorunlarını şiddetsiz çözebilecek erdemlere kavuşacaktır. Burada amacım insanlığın düşük düzeyini deşifre etmek değildir. Hiç bir düzey düşük değildir. Her düzey kendi evriminin değer ölçüsündedir.

 Hayvanlar yaşam standartlarını ve sistemlerini belirlemişlerdir. Hayvanlarda ikiyüzlülük yoktur. İnsan hayvanların nasıl yaşadıklarını bilir. Hayvan oportünist veya münafık olamaz. Kendi yaradılışının gereğinde yaşar. İnsanlar hala kendi yaşam sistemini tam olarak oluşturamadılar. Bir kısmı sosyal adalet sistemindeyken, bir kısmı ilkel insanla sosyal insan arasında bocalayıp duruyor. İlkel insanda yaşam standartları daha ilkelidir. Cennet ile cehennemin arasında sıkışıp kalanlar için böyle düşünmek mümkün değildir. Ya doğal yaşamlarına dönmeleri ya da evrimleşip ileri bir yaşamı yakalamaları gerekiyor.

 Galiba biz anlatımızda Türkiye’nin koşullarındaki yaşamın geldiği durumu bu biçimde görüyoruz. Türkiye’de toplum ne canlı türünün doğal yaşam biçiminde ne de adil yaşam biçiminin esas alındığı paylaşımcı seviyededir. Türkiye’nin ne ezeni vardır ne de ezileni vardır. Her kes birbirinin ezeni ve ezilenidir. Türkiye bir geçiş sürecini yaşadığı için cehennemin çıkış kapısında sıkışıp kalmış. İnsanlaşmanın aydınlık ortamı göz kamaştırıyor. Dışarı çıkmakta zorlanılıyor.

 Bu durumda Ortaçağ öncesi köleci sistemin inançsal geleceklerine dört elle sarılmakla korkularını giderirken korkuluklarını daha da aktifleştiriyorlar. ‘Kürt düşmanlığı, bilim düşmanlığı bahanedir. Canları güneşe sıkılıyor. 600 yıl yaşayıp kanıksadığı Osmanlı şeriat karanlığından çıkmak zor geliyor. Gözler kamaşıyor. Türkiye’deki Kurdlerin özgürlük talebi yoktur. Özgürlük ve bağımsızlık talebi olanlar bu talebi dünya vicdanından talep ederler. Öyle bir talep görünürlerde yoktur. Türkiye’nin müstakbel demokratik sisteminde ortaklaşmak sorununa da ne Kurdler ne diğer Anadolu halkları hazırdır. Sol da hazır değildir.

 Yaşamda ayakta kalmak için diğerini yok etmek düşüncesi toplum düşüncesinde egemen hale gelmiştir. Uyuşmazlıkların nedeni budur. Bahaneler sebep olamaz. Bahane sebepten kaçmak için ileri sürülür. Toplum bu eğilimde olduğu zaman toplumun hareket kabiliyeti denge hesaplarında kolaylıkla kullanılabiliyor.

 Özgürlük ve demokrasi hareketleri kimsenin denge hesaplarına göre hareket etmeden ulusal ve sosyal taleplere yönelik haklı mücadele evrensel haklar kapsamındadır. İşkenceci 12 Eylül paşaları için gözyaşı döken, onların kurtuluşunu sağlamak için siyasal istikrarı bozup, 12 Eylüle geri gitmeyi hedefleyenlerin maskesi kırmızı olabilir ama altındaki sol bünye kapkaradır.

Yorum bırakın