kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

GERİCİLİK BİR BATAKLIKTIR, İNSAN ÇIRPINDIKÇA BATAR

Posted by kaniyasor 29 Ekim 2011

Kargaları dahi güldüren insanların düşmanlık komedisi, bilimde karşıtlık konusuna girer. İnsan karşıtlıkta nasıl düşman olur? Neden insanlar karşıttır? Bu konu insanın orman yasalarından vazgeçmediği koşullarda insan yaşamıyla ilgilidir. “Kalleş yunan, namert İran, terörist Kurd, barbar Türk” söylemlerinde bazı çağırışımlar olduğu halde insanların insanlıkta tek unsur olarak evrensel anlamda ortaklaşılacak mevzulara  engel olan gerici söylemlerdir.

 İlkokul çağında çocuklara öğretilen bu zehir zemberek ifadeler bir ulusu ucube hale getirirken düşmanlıkların devam etmesini sağlayarak insan sevgisini yok eder.  Sonuçta öyle iğrenç bir zihniyet ortaya çıktı ki yüzyıllarca sürdürülen çabalarla temizlenmek mümkün olamayacak. Türk ırkçılığının bu ucube hali tüm dünya için musibettir.

 Bu zihniyet kendilerini insanlıktan çıkardığı gibi, siyasal arenada Kurd İslam gericiliğini ve bu gericiliğin Kurd ulemasını yaratarak Kurdleri vurdu. İstihbaratçı Kurd said-i Nursi üzerinden  istihbaratçı Abdulfethullah yaratıldı.  Kurd Kemalist solunu yaratarak Kurdleri vurdu. Bingöl, Elazığ, Malatya, Tunceli, Erzincan alanlarında Kurdlerin olması gereken duruşuna ters şekillenmesi bu çabaların sonucudur.

 Bu geniş Kurd coğrafyası Kuzey Kurdistan’ın sırtıdır. Kurdistan bu koşullarda sırtı avcı tarafından kırılmış bir ceyalan gibi arka ayakların ardından çekerek barbarlıktan kurtulmak için koşmaya çabalıyor. İsmet İnönü iktidarı zamanından beri ‘Kurdistanın sırtını kırmak projesi’ nı uyguluyorlar. Bu projeyi uygulamak için çok sayıda Alevi ve Sünni din adamı rüçvetle çalıştırılıyor.

 Bu projelerin son versiyonlarına hepimiz şahit olduk, bunu anlatmaya gerek yoktur. Türkiye Cumhuriyeti yapay ulus devleti, bu bölgelerde yapay olarak oluşturduğu kırmızı ve yeşil renklerinin karşıtlığında bu siyasal sonuçta tam randıman aldı.

 Dünyanın içinde bulunduğu büyük aşamaya rağmen bu bölgede şekillenen insan tipleriyle ne solda ne sağda ortaklaşılacak, tartışılacak ortam kalmamıştır. Marijinal duruma gelmiş istisnanalar ya bir şekilde tutuklanarak veya başka şekilde etkisizleştirilerek fonksiyonsuz bırakılmışlardır. Kurdlerin kendi aleyhlerine olması durumunda bile cinnet anlamına gelen gereksiz tepkilere sürüklenmesinin nedeni bu cinnettir.

 Kurdlerin uyanmasını engellemek için Kurdlerin yaşadığı yerlerin ekonomik politikaları farklı bir plan çerçevesinde yapılmıştır.  Kurdistan Türkiyenin istisnası olarak derin devlet projeleriyle yönetiliyor. Karnı ac olan bir toplumun devrimsel çıkışlar yapamayacağını çok iyi biliyorlar.

 Hala asimile olmayan yerlerin hayvancılık geçim sahaları olan köylerini yakarak, yaylalarını yasaklayarak bu hiçliğe doğru sürüklendiler. Cinnete sürüklenen insanların normal düşünmeleri mümkün değildir. Eğer insanlarımız ezberlerden kurtulup biraz özgürce düşünebilirlerse bu noktaya doğru nasıl ve neden sürüklendiklerini fark edeceklerdir.

 İnsanların kölecilik sisteminden beri çığırından çıkarak bu hale gelmesi yeteri kadar incelenmedi, konuşulmadı. Vahşete karşı vahşi yöntemlerle karşılık verildi. İnsani tutsak eden zihniyete karşı insanı tutsaklığa mahkum ederek cevap verildi.

 İslam devrimi insanları canından bezdiren cahiliye döneminde ortaya çıktı. Bir umut oldu, bu umut Hz. Hatice’nin ölümüne kadar sürdü. Daha sonra vahşet katmerleşerek bölgenin diğer kısımlarındaki hümanist zihniyetler tamamıyla ortadan kaldırıldı. Mezopotamya ve Anadolu’nun tüm eğitim kurumları, kütüphaneleri yakıldı.

 İnsanın ürettiği bilimsel düşünceye karşı uyduruk bilgiler esas alındı. İnsanları köle sahiplerine bağlamak için anlamsız korkular üretildi. Bu anlamsız korkular kurumlaştırılan korkuluklar vasıtasıyla insan yaşamını, insan ruhu teslim alındı, vicdan tutsak edildi.

 İnsan düşüncesinin hiçleştirilmesi, etkisizleştirilmesi için bilim aşağılandı. İnsanlar ibadethane sığıntısı yapıldı. Hala üçkâğıtçı siyasilerin, aydınları aşağılamasının, etkisizleştirmesinin tarihi bu üfürükçülerin icraatına dayanıyor. Hala Partiler veya örgütler tek adamı İspanya boğası gibi besleyip hazırlamak için bilimi devre dışı bırakıp ezberleri insan beynine yerleştirmesinin tarihi bu insan kurnazlıklarıyla başlıyor.

 İnsan iradesinin, insan emeğinin gaspı bu hilelere dayanarak gerçekleştirilir. Hak gaspları her zaman gerçek dışı yöntemlerle sağlanmıştır. Tüm Ortadoğu’yu tutsak etmek için tonlarca yalanı seferber ettiler. Bu gerçekdışılık günümüzde dünyanın bir numaralı sorunu haline geldi.

Mekke erkek egemenlikli zulüm mekanizmasının bölgede oluşturduğu sistem asırlarca insanı annesiz bıraktı, anneler cariyeleştirilerek nesiller yetim bırakıldı.. Güzel insan Tevfik Fikret’in dediği gibi en acı verici yetim olmak budur. Hala her kes bu yetimliğin izlerini taşıyor.

 Ailelerin birer askerlik şubeleri olduğu, her ailenin bir şiddet okulu olduğu göz ardı ediliyor. Bu kanıksanmış lanetlik yaşam tarzı kimsenin yakasını bırakmıyor. Her insanın bilinçaltı kin, husumet, düşmanlık, kıskançlık, düşürme, ayak oyunları istemleriyle doludur.

 İnsan olmak bir fiziki varolmadır. Düşünce bunun ruhsal yönüdür. İnsan düşünce ile ruhunu donatmamışsa sadece Orta Asya’dan at koşturup Anadolu’yu talan eden bir eşkıya sürüsü olur. Başka bir şey olması mümkün mü? Eşkıya olmakla yetinmez Anadolu ve Mezopotamya yerlilerini kendi ata toprağından sürme ile tehdit etme küstahlığında da bulunur.

 Mezopotamya’nın güzelliklerine karşı acımasız davranan Ortadoğu köleci dinlerinin geçmişte din adına insanlara uygulanan şiddet ve Allah adına söylenen yalanlardan dolayı özür dileme konuları tartışılıyor. Ortadoğu’daki diktatörlere karşı mücadele hızlandıkça bu konular daha yoğunluklu tartışılacaktır. Katolik dünyasının ruhani lideri Papa da bu tartışmaya katılarak geçmişte din adına topluma şiddet uygulandığını kabul ederek özür dileme imasında bulunda.

 Biz siyaseti siyasal alanlarda yaparız. İnanç boyutu kendi kapsamında kalır. Başta Yahudiler olmak üzere diğer Ortadoğu dinleri dört taraftan inancımızı kuşatarak inkara zorladılar hatta imhayı gerçekleştirdiler. Ömer’in Mezopotamya’yı işgali dünya tarihinde az rastlana bir katliamla gerçekleşti. Tüm üniversiteler,  insanlaşmada tüm dünyayı etkileyen Zendî eserler, bilimsel kitaplar yığın yığın yakıldı.

 Şimdi de Türkiye’nin birliğini esas alarak inançlar kendi orijininden kaydırılmamalıdır. Bilgi gerililiği ve kirliliği, kirli insanı yaratır. Siyasal kazançlar için ne insani ne de insanlığın değerleri kirletilmemelidir.

Daha çok cezalandırmayı esas alan dinler insanlıktan özür dilemeleri gerekiyor. Biz ise mağduriyetimizi belgeleyerek tüm dünyaya anlatmalıyız. Geleneklerimiz unutturularak Arap, Türk  ilkel tarzları dayatılmıştır.

 

Yorum bırakın