kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

ÇILDIRACAKSIN TAYYİP! KURDLER ÜÇÜNCÜ TRENİ KAÇIRMAYACAKTIR!

Posted by kaniyasor 15 Kasım 2011

Kurdler dünyanın birinci ve ikinci bunalım dönemde yanlış takıntılar yüzünden treni kaçırdılar. Kendi coğrafyalarında çoğunlukta oldukları gibi Ortadoğu’da en kalabalık nüfusa sahip bir ulustur. Türkiye’nin doğusu, Suriye, İran ve Irakı’n kuzeyinde yaşayan  Kurdler yoğun bir nüfusa sahiptir. Dünyada bu şansa sahip olan az ülkeler vardır. Peki Kurdistan neden özgürlük ve bağımsızlık fırsatlarını hep kaçırıyor?

 Kapitalizmin ilk büyük atağının sonucunda ortaya çıkan birinci bunalım dönemi peş peşe Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşına neden olurken Ulus-devletlerin de şekillenmesinde Türkiye Cumhuriyetinin oluşumu için dayanabileceği Türk etnik sıkıntısı çekerken yapay bir ulus meydana getirmek zorunda kaldı. Her şey yapay olmak zorundaydı. TC sadece bir köprü mahiyetinde Ortadoğu’ya açılan bir devlet olarak tasarlanmıştı.

 Bu tarihi süreçte Anadolu’dan Kürdistan’ın Kerkük ve Musul alanına kadar sınıflar eski toplumsal biçimleriyle mevzilenmiş durumdaydı. Çağın öncü dinamik gücü yoktu, sadece Arap Kültür misyonerleri vardı. Bölgenin geleneksel yapılanmasından dolayı mütegalibe ve serflerin tercihlerinden ziyade asalak sınıf denen toplayıcı-din sektörü daha rağbet görüyordu. Bir yerde üretim güçleri inisiyatifi kaybettiği zaman toplum yozlaşmış olur, üretim dışı erkler hakim olur.

 Kurdler hala bu algılarla toplumun üretim dinamikleri olan güçler yerine üretim dışı güçlerin ön plana çıkarak çağın tarzlarına ters düşmekteydiler. Çağımızda yaşam, üreten güçler tarafından sistemleştirilir. Dini sistemler, despotik diktatörlük sistemleri, askeri sistemler geçici felaketlerdirler. Bu sistemlerin dönemi kapanmak üzeredir.

 Bu koşullarda Kurdlerin büyük bir nüfus yoğunluğuna sahip olduğu halde Arap masallarıyla uyutulduğu görülmektedir. Komşularımız devlet olmayı kendilerine amaç edinirken, Kurdlerin eline masallar tutuşturdular. Osmanlının son döneminde Teşkilatı Mahsusa ve Cumhuriyetin ilk Milli Emniyet İstihbarat kadrosundan Kurd Saidler öyle şımartılmıştı ki kendi İttihat ve Terakkici Kemalist komutanlarına kafa tutmuştu. O gazla Halife Fethullah hala bize fırça çekebiliyor.

 Osmanlılar Kurdlerin verdiği destek ile yok olmaktan kurtulup imparatorluk oldular. İttihat ve Terakkiciler Kurdlerin desteğiyle hem Ermeni katliamında ellerini kana buladılar hem de cumhuriyetin kuruluşuna destek verdiler. Kurd Selahaddînê Eyub ile Haçlı Ordularına karşı kendilerini kurtardıktan sonra, Said-i Nursi’yi referans alan Türkiye Cumhuriyetinin ilk halifesi Fethullah Gülen yeni masallarla fetvalar veriyor, ölüm fermanları çıkarıyor. Yüce Rabbimiz onun adına söyledikleri yalanlardan dolayı gözlerini kör etmiş, acılarımızı göremiyorlar. Van felaketinde bile insanlığa ihanet ettiler, yapılması gereken yardımları geciktirerek insanların göç etmesini sağlıyorlar.

 Kurdler bir taraftan kendi ulusal özelliklerini terk eden yeni nesil ile 21.Asrın mücadele tarzının gerisinde bir seyre sürüklenirken, bir taraftan Türkiye Cumhuriyeti devletinin özel savaş kapsamında dinsel faaliyetlere sürükleyerek kendi ulusal değerlerinden uzaklaştırılmaktadır. Bu yüzden çağımızın tarzında politika yapan çağdaş öncüler zorlanıyorlar.

 Eğer dikkat edilirse iki yönelimde çağın gerisine düşüyor. Birinci Cihan harbinde bölgede meydana gelen boşlukta uluslararası denge unsuru olabilecek Kurdler Osmanlı’nın çürümüş, geri kalmış isteminden kopuş sağlayamadı. Yeni cepheleşmeler olurken Kurdler Osmanlının Hilafet tutkusunda hem güvensizliğin hem de tutarsızlığın örneği oldu. Irakta Arap milliyetçilerinin gerisinde kalırken, Türkiye’de cumhuriyetçilerin gerisinde bir seyir izlediler.

 Osmanlılar üç kıtada toplumları şeriatın karanlığında bedbaht ederken tüm halkların tepkileri ve bağımsızlık talepleri ortaya çıkarken, Kurdler Osmanlı-İslam yaşam biçimiyle taşlaştılar. Mollalar, seyitler ve seydalar gibi ulusal olmayan unvanlarla öne çıkılıyordu. Dünya yeteri kadar bu unvanlardan çekerken bu unvanları taşıyanlar Kurdlerin ruhsal ölümünü hazırlıyordu.

 Dünyada esen sosyalizm rüzgârında da dünyanın bir güç yörüngesine giremediler. Hep geriden dünyayı takip ettiler. Sovyet devrimi ömrünü doldurduktan sonra ise Kuzey Kurdistanlılar bu devrim modelini seçtiler. Her seferinde eskiye sevdalanmanın sonuçlarını ve acılarını bilecek kadar çağa yakın olunmalıydı. Toplum her fedakârlığı yapmaya hazırdı. Ortadoğu despot önderlikleri çökerken bu tarzları esas almak toplumun tercihi değildir. Dünya bundan sonra diktatörlüklere geçit vermeyecektir. Yeni Saddamlar yaratmaya çalışmak hem Kurdlerin hem de dünya insanlığının güvensizliğine neden olacağı hesap edilmelidir.

 Kurdlerin Türkiye’nin doğusunda, Suriye ve Irak’ın kuzeyinde meydana gelen boşlukta rollerini oynamamaları yüzünden gereksiz kan aktı. Ermeniler yalnız bırakılıp katliama terk edilince Anadolu’nun kimyası bozuldu. Anadolu insansızlaştı. İnsansızlaşan yerleri yalancılar, devşirmeler, talancılarla dolduruldu.

 Değişen dünya koşullarına paralel bir değişimi yakalamak zorundayız. Çağın ihtiyaçlarına göre süper marketlerin tüketim pazarlarını ele geçirdiği koşullarda mahalle bakkalı kurmanın ne anlama geldiğini bilmeliyiz. Bölgemizdeki eski ile yeni hesaplaşmasında doğru projelerle ortaya çıkmak zorundayız. Kemalistler yalanlarla ve yalancılarla dayanaksız olarak Türkiye’yi var ettiler. Biz ise doğrularla insanlığın yaşam biçimini Kurdistan’da var etmeliyiz.

 Kurdlerin dayanakları çoktur. Başta kendi ülkelerinin yerlileri olmaları, kendi ülkelerinde özgürleşmeye anlam katacaktır. Anadolu ve Mezopotamya uygarlığının da halklarından oluşlarıyla tarihi misyonlarını tescil ettiler. Türkiye Cumhuriyeti devleti yoktan var olmak için yalan üretmekte zorlanırken, Kurdler var olan dayanaklarını ya İttihat ve Terakki devşirmelerine ya da Arap Kültür misyonerlerine kurban etmemek için bu coğrafyanın kadim değerleri üzerinden yaşamı inşa edeceklerdir.

 Suriyenin içinde bulunduğu durum Kurdler için çok önemlidir. Suriye devleti, büyük bir gerici çoğunluğa karşı iktidarlaşan azınlığın kadro iktidarıdır. Haklı gerekçeleri olmakla birlikte dünya bu yapay durumları taşıyamıyor artık. Bu azınlıktaki kadro iktidarı ayakta kalabilmek için çözülmesi gereken sorunlara yararlı olmayan ilişkilerin içine girmesi daha büyük problemlerin ortaya çıkmasına neden oluyor.

 Dünyanın içine girdiği süreç çok kritiktir. Bölgemizin karanlığa girmesine neden olan köleci toplum sistemi terk edilirken yerine 20. Yüzyıl hastalıklarının ürettiği Hitler, Saddam, Kaddafi, Esad sistemleri gibi kadro iktidarlaşmalarına fırsat verilmemesi insanlık için çok önemlidir. Kapitalizmin Avrupa’da yarattığı milliyetçi toplumcu ideolojinin neden olduğu acılar burjuva ideolojisinin yayıldığı her tarafa bu acılarını da birlikte götürecektir.

 Kurdler çağımızın üçüncü istasyonundaki treni de kaçıracağını sanmıyorum. Çünkü her iki Cihan Harbinde de Kurdlerin ilişkileri çok geriydi. Bu gün Kurd çobanları cep telefonlarından bütün dünyaya bağlanıyorlar. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın koyunları üfürüklerle teskin edilirken Kurd çobanları dahi dünya politikalarını tartışıyorlar.

 Kimse bizim için savaşmasın dediğimizde artık biz kendimiz kendi kaderimizi tayin etme hakkını kullanabiliriz demektir Sayın AbdulTayyip İbni Fethullah! İrade Kurd toplumudur ve TC Kurd toplumunu taraf olarak tanımalıdır.  Hazırlanmakta olan sivil Anayasa bir oldubittiye getirebilirler. Kurd toplumuyla müzakerelere oturmadan bu oldu bitti tecelli ederse, biz de kendi kaderimizi tayin hakkını bir oldu bitti ile kullanırız. Son treni kaçırma niyetinde değiliz. Her tarafı Türk İstihbaratı’nın Fethullah Gülen’leriyle doldursanız bile bu tren kaçırılmayacaktır! Ankara’nın çeşitli derin müdahaleleriyle biz özgürlüğe geciktik ama bu treni kaçırmayacağız.

Yorum bırakın