kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

YÖNLENDİRİLEN DEĞİL DÜŞÜNEBİLEN İNSAN OLALIM

Posted by kaniyasor 4 Mart 2012

Kani Yado – 04/03/2012

Adıyaman’da evlerin işaretlendiğini ve saldırının olabileceği uyarıları ve Alevi derneklerinin bol bol ilanlarıyla karşılaşıyoruz. Aleviler bu olayı duyduklarında akıllarına hemen komşuları getirtiliyor. İnsanın aklına bir başkaları hâkimse elbette getirtilir. Oysa kargalar, Türk milliyetçiliğinin bataklığındaki dangalaklar, siyasiler ve siyasi olmayanlar, her kes biliyor ki bu hükümet istikrarın bozulmasını istemiyor. Neden ilk aklımıza ‘’güzel çocuklar’’ gelmiyor?

İşkenceci generaller Silivriye tıkıldıkçe sol kollarda sancılar başlıyor, her tarafta danslar oluyor, bu danslar sokaklara taşıyor? İşkencecilerimize çok mu sevdalıyız?

Meseleleri bilenlerin sesleri çok cılız çıkıyor. Aleviler hangi güç odağında tutulmak isteniyor?

Günümüzde zulüm üzerinde elde ettikleri ganimet için kavga eden Mekke barbarlarının Ali taraftarları olan Şii çapulcularla, Muaviye tarafındaki Sünni çapulculardan yana yer almanın hesapları kimseye bir yarar getirmeyecektir. Anadolu’daki Aleviler nasıl bu kavgaya bulaştırıldı?

Diktatörlerin, çıkar gruplarının siyasetleri, dinleri ve mezhepleri kullanmak için akla gelmeyen aşağılık taktikleri nasıl uygulayabileceklerini geçmişten günümüzde gördüğümüz olaylarla biliyoruz. Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kemalist caniliği üzerinde şekillenen canavarlık unutulmuş gibi görünüyor. Kim unutturuyor? Kimdir Alevilerin ve Sünnilerin beyinlerini esir alan?

Ortaya çıkan durum güç dengelerini yaratma ihtiyacından kaynaklanmıyor. Emperyalizm ile halklar arasındaki güç dengeleri ihtiyacı da değildir. O zaman birçok aktörlerin ihtiyacı olan bu saçmalıkları yönlendirmeye çalışan erkler kimdir?

Alevileri Şiilerin Alici rezil gücüne katarak bir güce alternatif yapmak, bu güç üzerinden hesaplar yapmak toplumsal bir gereksinim değildir. Olsa olsa modası geçmiş beyinsizlerin Ortadoğu Çiftliklerinden bir çiftlik yaratmaya çalışan insanlıktan nasibini almamış çılgınların yönlendirmesidir.

Siyasetle insanları fanatik boyutta yönlendirip arkasından ülkeleri kendi diktatörlük aile şirketine dönüştürmeye yabancı değiliz. Her kes etrafına iyi bakmalı, sadakatle bağlılığın insani hangi çıkar çukuruna yönlendirebileceğini hesaplamaya çalışmalı, Çok zor değildir, yeter ki insan kendi beyniyle düşünebilmeyi başarsın.

Medyada da derinlerin aktif bir şekilde toplumların lehine olmayan yönlendirmelerde bulundukları hiç gözden kaçmıyor. Zaman içinde tüm siyasal hareketlerin içine dağılmış karanlık odakların birçok aydın üzerindeki baskılar, tehditler karanlık odakların lehine sonuçlar veriyor.

İnsanlar dışarıdan dayatılan bir düşünce, dışarıdan dayatılan bir yaşam tarzına itiliyor. Hangi tanrıların marifeti olduğunu bilmiyoruz ama şefkatsiz bir nesil gelişiyor. Belki değişimin koşullarının oluşması için bu dar boğazdan geçme zorunluluğu var. Kaderimizin bağlı olduğu bu erkler belki bizden daha iyi bilirler!

Kimler yapıyorsa, bunun arkasında kimler varsa toplumu sersem koyuna çevirip efendilerin kuklası durumuna getirilmek için el altından insanları tek tip bir çizgide kukla haline getirme çabaları gözden kaçmıyor. Ne kötü bir şey! Civciv makinesinde tavuk civcivlerinin nasıl üretildiğini görünce despotların insanları nasıl biçimlendirdiği  ve olların kara bahtını hatırlamıştım! Canlı varlıklar, biyolojik olarak üretilebildiği gibi uzun süre düşünme yeteneğini kaybeden insanların küçük bir doping yapılarak iradelerini ele geçirmek de mümkün olabiliyormuş.

Bu toplum mühendisleri kimi cübbeli nebi, kimi cübbeli veli, kimi cübbesiz despot lider sıfatıyla orta çıkıyor. Gladio Müslümanlığı ortaya çıkmadan önce bizim köyde kadınlar oldukça sosyaldılar. 1950 öncesi ve sonrası bayanlar toplumda söz sahibiydiler. Gelinlik sürecini bitiren kadınlar köy odasında erkekleri dinletebiliyorlardı. Aynı köyün kadınları şimdi bir insan gördüklerinde tımarhane delileri gibi tuhaf hareketler yaparak kaçıyorlar. Nasıl bu hale geldiler? Onun için biz Alevilere çağrı yapıyoruz lütfen Alevi kalın diyoruz. Ali’nin, Yezidin şeriatından bir mok çıkmaz!

Neden insanlar ortak sorunlarda ortaklaşmıyorlar, neden kendilerini bu belalardan korumuyorlar? Her kes kendi köyünün karanlığına kapatıyor kendini. Kimin adına kendilerine bu zulmü reva görüyorlar?

Hasan ve Hüseyin için kendini zincirleyen fanatiklerden bir farkı olmayan siyasallaşmanın toplumsal taleplerden ziyade efendilerin yönlendirmesi olduğu ortaya çıkıyor. Ondan dolayıdır önemli önder konumunda olabilecek arkadaşlarımız bu anda yaşamıyor. Ne Mahirler, ne Denizler ne İbrahimler, ne Mazlumlar kimseye boyun eğmeyen, kimseye “emret sayın başbuğum!” demeyecek durumda oldukları için öldüler. Ya siz?

Türk istihbaratının derin elemanları vasıtasıyla medyada dahi her odak kafeslediği garibanları neyi okumaları, kimi okumaları veya okumamalarını bile sağlıyorlar. El altından zincirleme olarak bunu başarıyorlar. Derin güçler her şeyi bu günler için planladıkları ortaya çıkıyor. Kimse size emreylemediyse sizi dergâhlarına kabul etmedikleri içindir. Onlar yarasanın ışıktan korktuğu gibi korkarlar.

Milyonlarla mürit yaratmak, beyinleri esir almak, iradesizleştirmek ve istedikleri yöne çekme şeklinde günümüzde bireysel özgürlüğünü kazanamayan mürit garibanlar oluşturuldu.

Beyin tutsaklığının tarihi yeni değildir. Son yüz yıllarda toplumcu bilincin devrim talepleri pratikleştikten sonra, insanı temel hak ve özgürlüklerin dışında şekillendirmek için faşizm çeşitli renklerde güç olmaya başladı. Avrupa faşizme, Nazizme, Franko sistemine, Kemalizme,  Ortadoğu sosyalist Baas faşizmine ve geleneksel despot yönetimlerde kaldılar. Sovyet devrimi diktatörlüğe yönlendirilerek diğer diktatörlüklerden farksız duruma getirildi.

Kuzey Kurdistan şansına küs diktatörlük şansını kaybettin! Bazı musibetler toplumları büyük şanslar yaratabilirler. Kurdlerin devletleşmede gecikmesi bir şans olarak Kurdlerin Ortadoğu’da büyük bir devlet olma şansına neden olabilir.

Biz burada sübjektif olarak planlı programlı karşı devrim odaklarından bahsetmeyeceğiz. İnsanın ihtirası örgütlenerek toplumların öz taleplerini slogan yaparak toplumları tuzağa düşürebilirler. Dünya bu felaketlerden dolayı büyük acılar çekti. Benim yaşımdakiler ikinci Dünya Savaşının bittiği yıllarda doğdular. Biz o acıları görmedik. Dünyayı tanıyarak öğreniyoruz. Kitlelerin tekrar aynı oyunlara girmesinin sonuçları aynı acılara neden olacaktır.

Biz 68 kuşağı olarak 70 yıllarının kuşağında da minderi terk etmeden yola devam edenler her türlü tuzağı veya muhtemel tuzakları fark edecek durumdadırlar. Ajitasyonlarla toplumsal dinamikleri yönlendirmekle sonuç alanlar dünya insanlığı tarafından maskeleri düştü ama Türkiye toplumu hala farkında değildir.

Mevcut olan hükümetin demokratik görünümü Türkiye’ye ait değildir. Demokratik uygarlıktan yana olan Dünyanın ileri demokrasi güçlerinin direkt müdahaleyle Ak Parti hükümeti oluştu. Türkiye toplumunun ne sağı ne solu bu meziyetlere sahip değildir. Ruh taşımayan bir insan nasıl düşünce üretemiyorsa, Türkiye toplumu da üretemez. Çünkü bireyler iradesizleştirilerek ruhsuzlaştırıldı, muhakeme gücünü kaybetti. Solda aynı özelliklere sahiptir. Ancak toplum adına birileri düşünebilir, birileri düşündürür.

Nasıl bu hale geldiği uzun bir meseledir. Kurdlerin bu durumdan farklı bir şekillenmesi yoktur. Son zamanlarda çağdaş ideolojilerle donandıklarını iddia edenlerde de ezberlerin egemen olduğu net olarak görülmektedir. Müritleştirilen toplum ancak ezberlerine uyan düşüncenin doğru olduklarını sanır. Zaten tuzak bu şekilde kurgulandı.

Siyasilerin öğündükleri dönemlerin özelliklerini iyi gördük. İstisnalar hariç genelde kimse düşünmezdi. Düşünülmüş kalıplar yetiyordu. Onu ise bilmedikleri kaynaklardan sağlardı. Marksist olduklarını iddia edenler Karl Marks’ı okumadılar.Ellerine tutuşturulan notlarla kurdukları örgütlerine ML rütbeleri verilerek en üstün sosyalist oluyorlardı!

Faşistler nasyonal Sosyalist olduklarını bilmiyorlardı. 1960larda Avrupa’da militarizme karşı düşünceler ve eylemler gelişince, etkisi Türkiye de oldu. O yıllarda NATO’nun talimatıyla Ergenekon kadrosundan Necmettin Hocaya görev verildi. Türkiye’nin ve Kürdistan’ın sathında en üzra yerlere ve mahallere kuran kursları açıldı. İmam hatip okulları yetmiyordu. Bir taraftan sol düşünemez duruma düşerken bir taraftan dindar kitleler yaratılarak iradesizleştirilip efendilere bağlanıyordu.

Dikkat edilirse NATO Avrupa’da kendi gladyosunu tasviye edince Türkiyedeki elemanı Necmettin Erbakanı, Süleyman Demireli da tasfiye etti. Kurd ve Türk sol cephede de yönelimler oldu. Şimdi tanrılarımız bize yeni elbiseler giydirecekler! Necmettin Erbakan’ın yerine yeni koşullara uyacağını taahhüt eden Tayip Erdoğan’ı öne çıkardı. Burada biz Erbakan’dan, ya da Tayip Erdoğan’dan birini tercih etme lüksümüz yoktur. Dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetleri Ergenekonu ya da Hükümetten de yana olma lüksümüz yoktur. Her nasıl oluyorsa Ergenekondan yana yapılan danslar gözden kaçmıyor!

Biz halklar olarak kimin ve hangi partinin hangi tarafta yer aldığını görerek onların gerçek niyetlerini ve saklı olan siyasal niyetlerini fark etme hakkımızı kullanmalıyız. Eskiden insanlar bir şey öğrenmek istedikleri zaman gelip öğretmenlere veya  mellelere sorarlardı. Onlar ezberlerden aldıkları ezberleriyle hizmet icra ederlerdi!

Melleler şeyhul islama sorardı. Şimdi insanlar kendileri için düşünen, talimatlarla düşündüren efendileri vasıtasıyla düşünüyorlar. Artık beyin taşımaya gerek yok, neden bu ağırlığı taşıyalım ki!

Orta Çağda mı yaşıyoruz? Toplum gelişmelerin neresindedir?

Sayın ezberciler yoksa ben de mi ezberden konuşuyorum, benim de mi bir efendim var? İnsan kendini göremeyebilir. Her ihtimali düşünmek lazım. Ben bu gün aynaya yeniden bakacağım, kendimi yeniden sorgulayacağım.

Yorum bırakın