kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

SİYASAL AJİTASYONLAR VE KARA BULUTLAR

Posted by kaniyasor 9 Mart 2012

Siysal atmosferde ajitasyonların etkisinde kalan insanlarımız bilgiden mahrum kalıyorlar. Ajitasyonun tozu dumanı içinde kaybolan insan bilgi ile tanışma imkânını kaybediyor. Kurdistan’ın dinamizmi bu yüzden sağlıklı gelişemiyor. Dünyamız ve coğrafyamız siyasal istikrara kavuştuğu zaman ajitasyonun maskesi düşer ve sudan çıkmış balık gibi nesfessiz kalır.

Elbette ajitasyonun önemi vardır. Siyasal bilimlerde ajitasyon denen bir konu yoktur ama siyasette vardır. Siyaset ajitasyonsuz yapılmaz. Siyasette yönlendirme esas olduğuna göre, ajitasyon yönlendirme aracı olarak kullanılmak zorundadır.

Siyaset ile siyasal bilimler hiç bir zaman barışık olmazlar. Araştırmacı yazar İsmail Beşikçi ile siyasiler bu yüzden barışık olamıyorlar. Edebiyatta geleceği çok parlak görünen Hasan Bildirici de bu yüzden siyasi ajitatörler tarafından rahatsız ediliyor.

Bir gün ROJ TV’ de Mehmet Bayrak bir kaç  kişiyle birlikte Türkiye’nin durumunu tartışıyorlardı. Güzel insan Mehmet Bayrak araştırmacı olduğu için her zaman belgelerle konuşur. Yine önemli bir gerçeği belgelerle açıklarken hayati boyunca ajitasyondan başka bir ilgi alanı olmayan, fakat ajitasyonda başarılı olan bir arkadaşımız sözü alarak “ Sayın Mehmet Bayrak, ben sana bu konuda katılmıyorum” dedi.

O esnada diğer tartışmacılar birbirinin gözlerine baktılar. Mehmet Bayrak kendi görüşünü değil, bir belgeyi açıklıyordu. Ajitasyonunlar ile yetinen insanların sonuçta ne kadar tahripkar olduğu ortaya çıkıyor burada. Bu olayı burada yazmam bir belgedir. Ve bu belge ile ajitasyonun aynı zamanda insani gülünç duruma düşürebileceğinin işaretini veriyor.

İsmail Beşikçi bilimi esas alır. Onun canını da alsanız son neşesinde bir tez bulur ve  ispatlar. Siyaset yalana, yanıltmaya, yönlendirmeye zorunlu olduğu için gerçeklerle barışık olamıyorlar. Devlet ile toplum birbiriyle ilgili olduğu halde barışıksızlığı da bu yüzdendir. Devlet siyasetin temel organıdır. Egemen bir erkin adına yalan, yönlendirme, aldatma faaliyetlerini icra eder.

Devletin toplum ile taban tabana zıt uçlarda kalması egemen bir erkin tercihidir. Bu erk ürettiği ajitasyonlarla en başta bilgiyi, bilimi tahrif eder. Bilhassa Kemalizm gibi tek adamlı palyaço  devlet ve örgütleri toplumu kesin kes aldatmak ve yönlendirmek için tasfiyeleri çok acı sonuçlara neden olur. Dünyada ve ülkemizde biz Kemalizm’in neden olduğu bu tahribatların acısını bolca gördük.

Ülkemizin Kemalizm’in rengine boyandıktan sonra ortay çıkan Kurd örgütsel erkleri de bu benzerlikte Kurdlere çok acı çektirdiler. Stalin’in tek adam olarak kalabilmesi için Sovyetlerdeki tüm devrimcileri katletmesi, Almanya’da bir gecede binlerce kafası çalışan kendi adamlarını katleden Hitler aynı amaçlarla katliam yaptı. Yani önce kendi etrafını yok etti, sonra insanlığı, Yahudileri, komünistleri ve sosyal demokratları…

Despotizmin tek bir rengi vardır. Dünyanın her yerinde ortaya çıkan devletler ve örgütler eğer despot iseler, eğer askeri emir ve talimat esasında yönetmeyi esas almışlarsa sonuç acılarla dünya tarihine geçer. Bu yüzden despotizm ajitasyonu gerçekleri, bilimi, bilgiyi kullandığı gibi onları kirletmede de başarılı olur.

Bilimin, bilginin, insani değerlerin, sevgilerin karşısında yer alıp ajitasyonlarla siyasal duruşlarını belirleyen siyasal hareketlerin neden olduğu acıları her kes bir şekilde gördü. Toplumda evrimlerin gereği siyasal gelişmeler sosyolojik boyutun dışında militarizme veya bazı erklerin hakimiyetini esas alan amaçlara göre ortaya çıktıklarında ajitasyon tek siyasal biçim olur.

Devrimsel hareketler de ajitasyonsuz olmamışlardır ancak ajitasyonu bilimsel gerçeklerin önüne geçirmemişlerdir. Ortaya çıkan Türkiye siyasal manzarası sadece dinsel ve siyasal ajitasyon atmosferidir. Kurd toplumu da bu benzerlikte Türkiye’nin çıkarlarının gerektirdiği bir duruşa sahip olduğu gibi, dinsel potansiyel, diğer sağ ve sol potansiyel de bu duruşa göre mevzilenmiş veya mevzilendirilmişlerdir.

Türkiye’de ve Kuzey Kürdistan’da devrimsel hareket çok sessiz bir şekilde siyasetin dışında kalmıştır. Türkiye’de siyasal dinamizm tamamıyla Türkiye’nin stratejik çıkarlarına yönlendirilmiştir. Geçmişte devlet karşıtlığı şeklinde gördüğümüz dinsel dinamizm devletin ve uluslar arası stratejik esaslarının temel gücü olduğu ortaya çıkıyor.

Televizyonlar, gazeteler ile bol bol Arap köleci toplumunun inançsal görüntüleriyle Türkiye ve Kürdistan toplumu dinsel ajitasyonlarla toplumu bilimin, bilginin karşısında mevzilenmesini sağlarken, bunun dışındaki dinsel olmayan siyasal anlayışlar da bilimsel gerçekleri, bilimi siyasetin tozu ve dumanı içinde görünmez hale sokuyor.

Uluslararası amaç Türkiye’yi vahşetin dışında demokratik uygar ülkelere yarayacak şekilde müttefik olmasını isterken yaratılan ajitatif ortam kirliliğe neden oluyor. Kirlilik ise Ortadoğu köleci Şeriatçı despotik yönetimlerden daha büyük tahribatlara neden olabileceğini şimdilik düşünemiyoruz ama önümüzdeki süreçte mutlaka büyük sorunlar çıkaracaktır.

Bu yüzden İsmail Beşikçi, Mehmet Bayrak, Hasan Bildirici gibi bilimi esas alan yaklaşım sahiplerinin biraz daha gayret etmeleri gerekiyor. Bu arkadaşlarımız bir çok gerçeği belgeleriyle ispat ettikleri gibi siyasette insan sevgisi ve şefkatin ön plana çıkarılmadığı koşullarda insanın nasıl çirkinleşebileceğini de belgelerle ispat etmeleri gerekiyor.

Ajitasyonlara kurban edilen toplumun alacağı biçim hiç de sağlıklı olmayacaktır. Bir gün envanterimizi çıkaracağız mutlaka; ne kazandık ne kaybettik diye bir hesap çıkaracağız. O gün yüzümüzü, gözümüzü, saçlarımızı yolmamak istiyorsak şimdiden  önlemlerin alınması gerekiyor.

Yorum bırakın