kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

YÜZSÜZ POLİTİKA

Posted by kaniyasor 29 Mayıs 2012

Kani Yado – 29/05/2012

Mantıki düşündüğümüzde, yüzsüz politika yüzsüz insanın yeteneğidir. Biz politikayı, sorunları çözme disiplini olarak algıladığımız için hem yüzsüz politikaya hem de yüzsüz politika yapan yüzsüzlere karşı ve hem de yüzsüzlüğe karşı bağışıklık kazanamıyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti bütün iç ve dış politikasını, eğitim stratejisini Kürt politikasının niyetleri üzerinde tesis etmiştir. Bu yüzsüzlüğü yüzünden güdümlü Kürt siyasal potansiyelini yaratarak yüzsüzlüğü yaşam biçimi haline getirdi.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti sürekli Kürt ulusunun kendi evrensel haklarını kullanamayacak duruma düşürmek için bu toplumu insanlığın temel erdemlerinden uzak olan yüzsüzleştirme çabalarının ürününü vermeye başlamakla birlikte insanlığı bitireceğini sanmıyorum.

Mezopotamya İslamiyet’in ilanından sonra barbar Mekke putperest orduları tarafından istila edildiği gibi tüm insanlık değerlerini bitirmek için büyük çaba içinde oldular. İnsanlık ancak, Milattan Sonra 1200 yıllarına kadar kendini Arap-İslam kimliğiyle gizleyerek yaşayabildi.

Daha sonra Orta Asya barbar göçleriyle denge tamamıyla barbar toplumların lehine bozuldu. Bu durum Osmanlı imparatorluğunu ortaya çıkardı. Halifelik gasp edilmiş değerler şehri olan İstanbul’a taşındı. Artık karanlıklar buradan yönetiliyordu. İnsanlık İslam Şeriatı vasıtasıyla bir mezarlığa çevriliyor, insanlar Osmanlı Oyunlarıyla oyunbazlaştırılıyordu.

Ortadoğu’da ve Anadolu’da insanın insan üzerindeki tahakkümü ilahi kader olarak beyinlere nakşediliyordu. Diğer taraftan insanın insanı kullanması, insanı avcının tazısı yapılması meşrulaştırılıyordu. Bu durum insanlarda aldatma yeteneklerinin gelişmesine neden oluyordu.

Günümüzde bu coğrafyada yaşayan sağcısı, solcusu, dincisi bu yüzden yalancı ve ikiyüzlüdür. Bir yüzü itaatkâr iken diğer yüzü insanları kendine itaatkâr kılma yeteneklerine kavuşmuştur. Bu yüzden coğrafyamızdaki liderler insanlık erdemlerini kolayca kaybediyor ve insanları kendine boyun eğdirmeye yöneliyor.

Bilimde biz  “parça bütünün özelliklerini taşır“ diyoruz. Yani siyasallaşan her birey hem sadakati elden bırakmaz hem de insanları kendine secde ettirmek için uğraş verir. Bu durum toplumda şizofren politikacıların öne çıkmasına neden olmuştur.

Şizofren politikacılarda veya liderlerde gerçekler, erdemler önemli değildir, bu erdemleri kullanmak esas alınır. Bundan dolayı çok yalancı olurlar. Her olay kendi işlerine geldiği gibi yorumlanır.

Karakol Subayları için sınır ticareti yapan zavallı köylülerin sınır ticaretinden yararlanmayan pilotlar tarafından bombalanması bile kendi pis politikaları için kullanıldı ve kimse subayların diğer kaçakçı subayların işçilerini bombaladıklarını anlatma gereği bile duymadı.

Böylece Kürt çıkarcı siyasileri ile TC militarizminin ticaret ortaklığı o zavallı Kürt çoluk çocuklarının kanı üzerinde tesis edilen itibarını muhafaza ettiler. Biz yüzsüzlüklere somut örnekler vermezsek, politikada yüzsüzlük ile ilgili iddiamız kanıtlanmaz.

Politikada yüzsüzlüğü ortadan kaldırmak için,  toplum onların yüzüne şamar gibi vurmazsa yüzsüzlük daha fazla gelişir ve yüzsüzlük yüzsüz liderliklere kavuşarak daha fazla yüzsüzleşir.

Dünyada artık çok önemli konular tartışılıyor. İnsanlar kendileri için, özgürlükler için savaşılamayacağını biliyor artık. Bu meselenin altında yüzsüzlüğün yattığı gerçeği bilince çıkarılmış vaziyettedir.

Özgürlük kavramı doğru tanımlandığında kimsenin, insanın özgürlüğü için politika yapamayacağını bilmesi gerekiyor. Artık toplum özgürlüğün alınamaz, verilemez, piyasaya sürülemez, siyasilerin ağzına dolanamaz olduğunu biliyor. Çünkü özgürlük ancak yaşanabilir.

Özgürlüğü topluma hediye eden soytarı diktatörlerin marifeti görüldü!

Toplumun önderlikler adına nasıl tuzağa düşürüldüğünü dünyada yaşanmış olan olaylarla, somut örnekleriyle insanlar tarafından görüldü. Artık toplum yüzsüz politikayı ve yüzsüz politikacıları etkisizleştirip onları normal yaşama çekmelidir.

Yüzsüz politikacıların hesaba çekilmemesi her kesi yüzleştirmesine neden olabilir. Yani yüzsüzlük meşrulaşınca her kes, her kese diz çöktürmeye çalışacaktır. Efendilerin secdesinde kalmak için Arap inançsal geleneği secdeyi bir yaşam biçimine çevirdi.

Erdemler ülkesi, güneşin ülkesi, Zarathustra’nın ülkesinde kimse diz çökmemelidir. Biz diktatörlerin karşımızda diz çökmesini istemiyoruz, insan olmaları için dua ederiz sadece! Liderlerin, diktatörlerin karşısında diz çökmek insanlığını kaybetmektir.

Bizim Xuda’mız kendi ziyasından yarattığı sevgili insanlarının korkuluğu değildir. Bizde sadakat değil, sevgi vardır. Sadakat kölelerin itaat biçimidir. Sadakatte güven yoktur, çünkü sevgisizdir. Biz Xuda’mıza da sadakatle bağlı değiliz, sevgi ile bağlıyız. Ondan korkmayız çünkü Yüce Rabbimiz parmaklarını sallayarak toplumu tehdit eden diktatörler gibi korkuluk değildir.

Bizim liderlerimiz yoktur. Lider hala çağımıza kadar devam etmekte olan köleci toplum özelliklerindeki otoritenin başıdır. Liderli yaşamak aptallara yakışır. Kimsenin ülkesi ne Türkiye’ye benzetmeli ne de Kore’ye benzetmelidir. Lidersizlik ve özgürlük, diz çöktürülmüşlüğün acısızla yüzyıllarca özgürlüğün özlemiyle yaşayan insanlar topluluğu olan Mezopotamya’ya yakışır.

İkiz kardeş Fırat ve Dicle şahidimiz olsun ki Mezopotamya ve Anadolu yüzsüz politikacılardan arındırılacaktır. Fırat ve Dicle liderlere tabi olmaz, liderleri kendine tabi kılar. Bu iki nehir arasında vahşi hayvanlar nasıl  evcilleştirildiyse diktatörler de öyle evcilleştirilecektir. Politika insanlara diz çöktürüp üstüne efendileri atamaya çalışıyor. Bizim ne efendilerimiz vardır ve de liderlerimiz vardır, biz her vahşeti ehlileştirmeye alışkınız.

Şer güçlerinin bize armağan edecekleri ne bir başa ne de başımızı kıran bir taşa ihtiyacımız vardır. Onların başları, başımıza taş ve acılara ırmak ırmak akan yaş olduğunu artık biliyoruz ve reddediyoruz.

Yorum bırakın