kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

TOPLUMSAL NİTELİKLER VE SINIF TAHLİLLERİ -2-

Posted by kaniyasor 19 Aralık 2012

k.y.

Kani yado – 19.12.2012

21 Aralıkta takvimleri son bulacak olan Mayaların geliştirdikleri üstün uygarlığın yok oluşu ve Mayaların akibeti dünya tarihinde insanlığın yüz karası olan dinsel ideolojiye dayalı köleci sınıf barbarlığının verdiği acı gibi barbar Arap İslam cahiliyesi tarafından Mezopotamya uygarlığının talanı ile yakılıp yıkılması Mezopotamya’yı hala devam etmekte olan karanlığa gömdüğü önemli bir vakadır.

Biz bunu fizik biliminde verdiğimiz sıcak ve soğuk ortaklarının karşılaşmasındaki kırılma olarak örneklediğimiz barbar sınıf hareketlerinin uygar toplumlarla karşılaşmasından sonraki kırılma için örnek vermiştik. Buradaki karşıtlığın sınıfsal karakterleri barbar Mekke köleci sınıfı ile Mezopotamya’nın yerleşik üstün uygarlığının üretime bağlı sınıf karakterleridir.

Kürd toplumunun önünü açabilmek için Mezopotamya’nın Arap köleci toplum sisteminin işgaline uğradıktan sonra köleleşmesi, Kürd kadınlarının Mekkeliler tarafında cariye olarak Mekke köle pazarlarında pazarlanması toplum üzerinde ciddi ruhsal etkiler yarattı.
Kürtler Mezopotamyalı uygar toplum olarak her zaman talancı çöl toplumlarının hedefi olmuştur. Bölgemizin geçmişte sınıf tahlilleri doğru yapılmadığı için Kürd toplumunun her zaman saldırıya uğramalarının nedeni doğru tahlil edilmediği için özgürlük mücadelelerinde başlarına belaları alarak çıkmaz sokaklara yönlendirildiler. Köleci sınıf tercihleri yerine ulusal özellikleri yansıtmayan despot önderlik yanıltılarıyla toplum farklı yönlere saptırıldı.

Köleci toplum barbar kültürü, üretime dayalı toplumlara her zaman saldırarak ürünlerine el konmuştur. Erkek egemenleri için cazip olan Cariye müessesesi bu talanların ganimet anlayışında ortaya çıkmıştır. Erkeklikleriyle sürekli öğünen köleci toplum erkekleri burada kadını cariye/köle piyasasına sürmüşlerdir.

Kürtlerin de sık sık kullandıkları ”camêrî û mêrxasî” denen lanetlik terim kölecilerin gayrî meşru erkek çocuklarına miras bıraktığı kavramdır. Bu lanetliklere “kadınların neyi sizden eksiktir” denmelidir artık. Erkekler sersem hindi gibi kabardıklarında çok komik görünüyorlar. Kadınlar ana yüreklerinin diliyle bu sersemlere bir şeyler anlatmalıdırlar artık.

Mekke merkezli köleci/tecavüzcü gelenekle devam etmesi insanlık erdemlerinin gelişememesine neden olmaktadır. İslam coğrafyasında barışıksızlığın nedeni de bu geleneklerin topumlar üzerinde yaptığı menfi etkidir. İnsanlık erdemlerinden uzak bu yaşam biçimini ve bunun nazariyesini Allahın emirleri şeklinde yalanlarla sunulması korku şeklinde insanların yüreğinde kalıcılaşması bu barbar toplumların köleci sınıfı tercihidir.

Mekke köleci toplum talancılığının İslam öncesi biçiminin yeniden yorumlanarak günümüze kadar devam etmesi dünya için büyük trajedidir. Kirli ve yalancı bir zihniyet erkek egemenliğinde Cenneti ayaklarının altında gördüğü kadını aynı zamanda cariye yaparak tecavüz serbestini daha da geliştirdi.
Cennet anlayışında tecavüz niyeti esas alınmış, cennete horiler vaddedilir. Horoz rüyasında kendini darı ambarında, Mekkeli köleciler kendini hori ambarında görür.
Rabbimiz ne nurundan yarattığı canlılar arasında ayım yapar ne de kendini korkuluk olarak göstererek insanları korkuların tutsağı yapar. Ona ancak sevgi bütünselliği içinde inanabilirsiniz. Köle sahiplerinin insan yüreğine korkuluk olarak bıraktığı tabu Rabbimiz değildir. Ona ancak korkuluk diyebilirsiniz.
Bu ortamın yarattığı karanlık, parazit dini kurum ve köleci sınıf mümessilliğinin gelişen muazzam gücü dünyayı tehlikelerle karşı karşıya getirecek boyuttadır. Tüm islam coğrafyası Avrupa gibi rönesansı yaşayıp din adamları sınıfını sadece din hizmetlerine hapsetmedikçe insanın insan üzerinde tahakkümü binlerce yıllık kokmuş gelenekleriyle birlikte sürüp gidecektir.

Türkiye’nin Başbakanını tarikatlar belirliyor. Köleci toplum geleneklerinin inanç ile kalıcılaşan ruhen tutsaklıkla kirlenen zihniyetiyle tabular, diktatörler ve diktatörlerin aile şirketlerini yaratacağını bilmemek için çok saf olmak gerekiyor. Rabbimizin adına söylenen yalanlarla kirlenen toplum zihniyetiyle özgürleşmek mümkün değildir, çünkü tabulara ruhen tutsak düşmüş kişilikler ruhsal ölümdür. Savaşın kapıya dayandığı Ortadoğu egemen erkeğin köleci toplum sisteminde reform imkanlarının yaratılması iç politika ile yapılması mümkün değildir.

Dünyayı felakete sürükleyen Hitler’in aşağılık sistemine Almanlar mı son verdi? İnsanlık onuru sağduyu olarak uluslararası güçün caydırıcı gücü olup dengeleri insanlığın lehine çevirdi. Bu gün coğrafyamızda başlayan savaşın nedeni de budur. Avrupa’da halkları kölelik zinciri ile bağlayan papazlara karşı zafere ulaşan insanlık bu zaferini dünyaya taşırarak taçlandırması toplumsal kaderdir. Bölgemizin din istismarcısı köleci toplum mümessilleri olan İslam papazları bunu engelleyemez.

Şimdi Ortadoğu’da ortaya çıkan benzer dini ve sağ ve sol ucube diktatörlükler aynı şekilde tuz ile buz olacaktır. Dünyada hiç bir yerde faşizm iç dinamiklerle yıkılmamıştır. Palyaçolar fare edeliklerinde yakalanıyor birer birer. Ortadoğu’da boyutlanan savaş insanlığı diktatörlere tutsak etmeyecektir, uzun sürecek olan bu savaş bölge rönesansına neden olacaktır.

Mekke köleci toplum sisteminin komik durumunu örtmek için İslam ekonomik modelin kapitalizme karşı olduğunu iddia ederken komünizmin yasakladığı faizi İslamiyet’in de yasakladığını iddia ederler. İslami şeriat yönetimi ile yaşanan sol diktatörlüklere benzediği doğrudur ancak çok farklı yöntemleri vardır.

Faiz konusunda İslamiyet ile komünizmin uyuşması İslamiyet’in ekonomi modelinin ihtiyaçlarını karşılayabilecek durumda olduğu anlamına gelmiyor. İslamiyet’in değişmez yaşam biçiminde köle ve köle sahipleri toplumun dinamikleridirler. Toplumun tek hakimi ve sahibi köle sahipleri veya günümüzdeki temsilcileri olan dini otoritelerdir.

İslamiyet ile Kapitalizm sistemi arasında feodal toplum sistemi vardır. Köle sahiplerinin barbarlık, işgal, talanlardan sonraki süreçte yerleşik düzene geçerek zirai üretime geçtiğinde serf ve mütegalibe sınıflarına dönüşerek yaşamı daha anlamlı hale getirirler. Bu koşullarda ekonomik sistem İslam ekonomi sistemi ile uyuşamaz.

Mekke köleci ekonomi sistemi talanı esas alır. Bu talanları gerçekleştirmek için ülkeleri köleci din ideolojisini ruhları tutsak etmek amacıyla silah olarak kullanarak işgal eder. İşgallerden elde ettiği ganimetler bu ekonomik sistemin geliri hanesine yazılır. Bununla beraber kılıçlı kalkanlı köle savaşçıların korumasında ticari kervanlar ticari sektörler olarak gelişirler.
İşgallerle devlet sınırlarını genişleten köleci sistem aynı zamanda inançlara dayalı yönetim yasalarını da oluştururlar. Köleci sistemler mensup oldukları dinlere göre yazılı veya yazılı olmayan kurallar dediğimiz geleneklere veya içtihatlara göre idari biçimler belirlenir.

Tarihi antropoloji bunu 1500 yaşında ve hala yaşamaya devam etmekte israrlı islam köleci toplumu sistemi ile genç burjuva demokratik sistemi arasındaki derin uçurum olarak izah ediyor. Mekke merkezli köleci toplum zihniyetini taşıyan İslam coğrafyası daha yeni Avrupalıların 80 Yıl ve 30 yıl savaşlarının koşullarına geldi.

İslam alemi evrim kazasına uğradığı için düşünce evrimini tamamlayamayacak derecede mezarlığa dönmüş. Yeni başlayan bu coğrafyanın savaşları ne kadar süreceği belli değil. Üretime katılmadan toplum üzerinde tahakküm kuran dindarlar sınıfı bu coğrafyalarda en etkin, yalancı, din ve allah ile korkutup toplumu korkutabilecek araçlara sahiptir.
Havada bulup tavada yiyen bu lanetlik din istismarcıları kolay kolay idareyi topluma devretmez. Diktatörleri fare deliklerinde yakalanabilir ama bunlar toplum içinde büyük bir kitledir ve bu kitleye secdede duran büyük bir köle sadakatli ümmetçi toplum vardır. O yüzden kimse savaşların ve artçı savaşların kısa sürede sonlanacağını düşünmemeli. Avrudaki gibi tarih tekerrür ediyor ve savaş uzayacak.

Yorum bırakın