kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

SEVDALAR GÜL AÇMALI

Posted by kaniyasor 3 Şubat 2013

Kani Yado – 03.02.2013 İnsan özgür olduğu kadar anlamlıdır. Anlamlar aaa-karanlik-kirmizi2.wwwkaniyasorkendi doğal durumlarında güzeldirler. Rabbimiz her şeyi kendi doğal koşullarına göre nuruyla süsledi. Eğer yanlış ise neden gözleriniz ve beyniniz, rüyalarınız hep doğayı arıyor? Mezopotamya, Anadolu doğal yaşamın görkeminde uygarlığıyla güzeldi. Bu gün çöl barbarlarının dokunmalarıyla kimyası bozulan yaşamın çözülemeyen sorunlarıyla meşgulüz.

Günahımız nedir ya Rabbim? Dün Mezopotamya dünyaya uygarlık dersleri verirken özgürlüğe muhtaç oldu sevdalarımız! Kürd Selahaddinî Eyyub’larla öğünen zalimler bu gün bize özgürlüğü reva görmezler. Kendilerine köle arayan zalimler  ne kadar erdemli olabilirler? Bizi bu zalimlerle beraber yaşamaya mecbur etme ya Rabbim!

Hani Mezopotamyalının, Anadolu’nun yaşam neşesi, kültürü, has aklı ve has inancı? Akıl ve inanç da talan edildi! Her taraf kin, kem bakışlar, Arab’ın keskin kılıcı gibi katil, Ortaaysa akıncılarının talanları gibi tahripkâr. Bir yanımız arabesk, bir yanımız alaturka rengine döndü. Biz bize benziyor muyuz şimdi?

Çağımız da insanı özgür olduğu kadar anlamlıdır. Özgürlük ise despot liderlerin ihtirasına takılmadığı kadar kendi anlamında kalır. Nedir bu çamurdan, ihtirastan, köle sadakatinden yarattığımız tanrılar?

Kürdler özgürlüğe gecikti. Kürtler tanrıların ihtirasına kurban gitti. Kürtlerin aklına, bilincine, inancına suikastler yapıldı. Kürtler anadilinden edildi… Analar zalim erkeğin insafına terk edilmiş, acılarla, hüzünlerle bezenmiş gelin gibi. Tutsaklık dokunuyor analara. Vicdanlar, dağlar, gençlerimiz isyandalar…

Kurdistanda dalga dalga yükselen özgürlük sesleri yankılanıyor. Despot Arap krallarına, doğu tarzı despot önderliklere başkaldıran yiğit gençler gibi.

Özgürlük sevdası aşklar gibi ezgilerle dalga dalga eşlik ederler güvercinlere; bazen bir koro olur bu şarkılar.

Nedir bu çelişkiler ya Rabbim? Vicdan yoksunluğu çökmüş Türkiye’ye! Türkiye uymuyor dünya törelerine. İnsanlık uzay cağındayken onlar hala yalanlarla, masallarla insanı sermest ediyorlar, alkol sehoşluğundan daha boş! Özgürlükten kaçarlar, güneşe karşı savaş açmışlar. Zifiri karanlıklarda mutluluk arayışındalar!

Çözüm arzularının, dayatmaların, çözümsüzlüklerin alt yapısındaki muammaları hiç düşündünüz mü?

Toplumların istemleri yok ortada! Kürt toplumunun ulusal haklarından doğan meşru istemleri pazarlıklara, pazarlara sürülmek isteniyor. Birileri dayatıyor kendini, kimi çocuğuna yatlar, pırlantalardan süsleri, altından tuvaleti bulunan sarayların hayaliyle istikametini belirleyip aldatırken kimi toplumun üstünde otoriter muhtarlığını garantiye almayı dayatır.

Bazen bulutlar kapkara ve gün zifiri karanlık! Bir kararıp bir kızıllaşırken sağanak olur üstünüze, deniz olur, altına alır ne varsa. Bazen vicdanlar susar akıl susar, bilinç durur! Savaşlar kopar, Tsunami olur, kudurur, sürükler önüne kattığı her şeyi!

Bir tarafı isyanın uğultusu, bir tarafı zulümdür sanki.

Dengeler bu densizliklerde kalleş! Kürd anası bu densizliklerde yüreğinden vurgun. Ananın yürek acısıdır kurşun yarasından damlayan kan. Bu ne acılardır ya Rabbim. Çakallar pusuda bekler kandan rant peşinde! İnsan nasıl bozuldu bu denli?

Bozuk olan insandır, vuran insandır, vurulan insandır, kader diye Rabbimize suçu yükleyen insandır. Neden Mezopotamya’nın erdem mayası tutmadı? Belki erdem mayası daha yeni atılmış, beklemektedir henüz.

Doğayı, denizleri, nehirleri şehirleri kirletmedi mi insan? Zehirlenen nehirlerde, denizlerde cinayet var! Ölü balıklar kanserli insanlar gibi yaşamın kıyısına vuruyor.

MİT’in Fransa suikasti gibi vuruldu doğadaki canlılar! Zehirlenen hayat, yaşamın kıyısına kanser cesetleri olarak dışarı atıyor.

Kim ağıt yaksın kıyıya vurulmuş cesetlere?

Kim üzülsün Kürtlerin özgürlüğünü pazara sürenlere?

Yoksulların çocukları cephelerde, general çocukları, bakanların, Tayyip gibi devlet babaların ve Çiller gibi devlet anaların çocukları sürülürler romantik tatillere.

Fransa’da Kurşunlar sıkılır üç özgür erdeme. Kalemler susturulur Tanrıların selameti için. Hani pırıl pırıl parıldayan güneşin kalemleri? İsmail Beşikçi Hocamız mahzun mahzun ve imalarla yazar ağıtları.

Gök mavi, yer kızıl. Masmavi gökler kızıllıklara çöksün artık. Sevdalar yeşersin yeryüzünde. Kırmızı güller sevdalarda açsın. Özgür Kürdistan’da çocukların elinde taş değil, kitaplar olsun. Şehirlerde polis araçları değil, sevgi rüzgârları essin!

2 Yanıt to “SEVDALAR GÜL AÇMALI”

  1. tuba said

    yüreğine sağlık xalê hêja lakin senin istemlerin biraz zor gerçekleşir çünkü o istemlerin hepsine türk ırk devletinin büyük bir alerjisi var ancak türk ırk devletinden koparsak belki Gök mavi, yer kızıl. Masmavi gökler kızıllıklara çöksün artık. Sevdalar yeşersin yeryüzünde. Kırmızı güller sevdalarda açsın. Özgür Kürdistan’da çocukların elinde taş değil, kitaplar olsun. Şehirlerde polis araçları değil, sevgi rüzgârları essin!

    • kaniyasor said

      Hun her hebin, tu û Kurdîstana azad. Bağımsız Kurdistan’ın dışında bize bir kurtuluş şekli yok.Komşularımızın içinde olduğu korkunç zihniyet sadece bizim için değil, dünya için de büyük talihsizliktir.

Yorum bırakın