kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

YAVUZUN PALASI TAYYİPİN BADEM BIYIĞI-1

Posted by kaniyasor 6 Nisan 2013

Kani Yado – 06.04.2013: Kürdlerin ve Türkiye toplumunun dikkatleri “barış” aaa-kaniyado.2erdemini tartışmaya yönlendirilerek Recep’e Yavuz Sultan Selim’in cübbesini hazırlamak daha kolaylaştı.

Yeni dünya düzeni ile Türkiye’nin bölgedeki rolü çelişmediği için Türkiye’nin Filistin ve Kürdistan toprakları üzerindeki egemenlik hayali yeni koşullarla Türkiye’nin önüne bir fırsat olarak geldi.

Kürdler yine çok kötü aldatılıyor! Şimdi yaratılan gündem ne barış sorunudur ne de akl-i baliğ olmanın akil adamlığıyla ilgilidir. Bir senaryo vardır, bu senaryoyu oynamak istiyorlar.

Sanki Recep Tayyip, Yavuz Sultan Selim olmuş, Kürd mirleriyle istişarede bulunuyor ve gerici Şah İsmail Şiasına karşı ittifak etmişler!

Evet şah İsmail Şiası gericidir, Şah İsmail’e gerici demeyen insan kafadan çatlaktır.

Peki, Ehl-i Sünnet El Cemaat imparatoru Yavuz Sultan Selim ne kadar gericidir, hiç hesap edebiliyor muyuz? Mekke mahsulü olan her şey karanlıktır. Bu gün de Suudi ile İran benzer şekilde aldatılmış toplumu gerici karanlıkta yaşamaya mahkûm etmişlerdir.

Osmanlı Devleti Yavuz dönemindeki Kürt engelini özerklik vaadiyle aşarak Kuzey Afrika’ya kadar yayıldı. Osmanlının üç kıtaya yayılması planının uygulamasına başlanmasında Kürdler kullanıldı. Sonunda özerklik Osmanlı devleti tarafından tek taraflı olarak iptal edildi. Çünkü bu özerklik anlaşması sadece Kürd Beyleriyle yapılmış, uluslar arası hiç bir dayanağı ve güvencesi yoktu.

Türkiye Cumhuriyeti devleti şimdi, Osmanlı talan sistemine özeniyor ve Kürd mirlerini sancak beylikleri için ikna etmek istiyor. Birinci aşamada MİT bu projeyi güncelleştirdi, ikinci adımda akil adamlarına havale edildi. İşleyiş şekli Teşkilat-ı Mahsusa’nın işleyişine benziyor. Said-i Nursi’nin talebesi Fethullah’a selamlar sıklaştı!

Akil adamlarına eskisi gibi askeri nizamda düdükle “marş marş!” demeyecekler ama TC memurluğunun mesuliyeti ancak Türk milliciliğinin kapsamını aşmaz.

Rahmetli Şaban sağ olsaydı bu akil adamların aklına o meşhur küfrü bassaydı!

Şaban akil adamların aklını iyi bilir. Yetenekli memur aklıyla asimilasyon mimarları olarak Kürdlere bu biçim onlar tarafından verildiğini biliyordu. Devletin sanatçı memurlarının yetenekleri ise tam hipmotize tesiri yapacaktır mutlaka! Peki, Kürtlerle ilgili sorun nedir?

A-Kürdleri teslim almak mı?

B-Barış anlaşması mı görüşülecek?

C-Federasyon ilanı için mutabakat metni mi hazırlanıyor?

D-Kürdistan’ın dört parçalarını birleştirip bağımsızlık ilanı mı görüşülecek?

Başbakan Kürdleri hiç ciddiye almadığı gibi yalan söyleme gereğini bile duymuyor. Recep bey, Hitler formundaki bıyığını Yavuz’un bıyığı gibi bükseydi, daha yakışacaktı ve bu dönemde çok uygun olurdu!

Başbakan açıkça “terör sorununu bitireceğiz” diyor! TC terör derse siz “KÜRD ULUSAL SORUNU” anlayın. TC derin devleti Kürdlere terörist, Kürd meselesine “terör sorunu” dediğini biliyoruz.

Kosova’da bir kasaba nüfusu kadar Türk için resmi dilin Türkçe olmasını isteyen Türkiye devlet yetkilileri, 20 milyon Kürd için seçmeli ders komedisini dile getirerek Kürdlerle alay edebilecek seviyeye düştüler! Bu mu insan olmak?

Hala çağımızda çifte standartla yaşayan insanların varlığı utanç vericidir.

TC Devlet modernitesi bu durumda ise devletin derleme malzemeden yetiştirdiği devşirme toplumu ne kadar adil olabilir?

Dünya bunlardan insanlık emareleri görmedi, Kürdler nasıl görsün? TC’nin Kürdleri teslim alma projesi uygulanıp uygulanamayacağı ilerideki süreçte belli olacaktır, bekleyelim görelim.

TC sinir bozucu olduğu gibi Emine Hatun’un karşısında secdede iki kat duranlar kendilerini çok ucuz pazarladılar. Secdede katlanmak moda olunca secdeciler çok arttı.

Biz Kuzey Kürdistan’ı diğer üç parçayla bağlarını kesen sınırları tanımayacağız. İleriki aşamada tüm ilerici insanlık ile birlikte dünyada halklar arasında çizilen sınırları da tanımayacağımızı ileride ilan edeceğiz.

Şimdilik bizim için önemli olan TC neden böyledir, Kürdler bu noktaya nasıl geldiğini bilince çıkarmaktır.

Türkiye 12 Mart askeri müdahalesiyle 12 Eylül askeri darbesinin hazırlıklarına da başladı. Devlet bu hazırlıkları yaparken kendi paravan adamlarını ve paravan örgütlerini de Kürd ulusal hareketlerine yönlendirerek sonuçta Kürdlerin kendi kaderlerini belirlemelerini engellemek için teorik, pratik çalışmalar yaptı.

Bu çalışmalar Kürd basınına da sızan Genel Kurmayın Kürdlerle mücadele programlarında da görüldü. Türkiye Gadiosu dediğimiz Ergenekon kadrosu tasfiye edildi.

Derin devlet kendine yeni bir derin çizgi belirledi. Şimdi kesinlikle Ergenekon’un çöktüğünü söyleyebiliriz. Artık o derin görevi cemaatlerin arabesk duasında yeni bir derin devlet kadrosu üstlenmiştir.

Kığılı tetikçi Alpaslan Aslan, General Veli Küçük, Genel Kurmay eski Başkanları, Şam şahini General Atilla Uğur ve diğer generaller mutlak surette yeni bir darbenin yapılacağını ve kendilerinin tekrar iktidarı sivillerden devralacağını düşünüyorlardı; öyle olmadı. Dolayısıyla devletin Kürd politikası yeni koşullara göre değişti. Kürdlerin siyasi ezberleri ile yeni siyasal ortam çelişti.

Siyasi misyonerlerin Kürdlere anlattıklarıyla ortaya çıkan manzara çelişince Kürdler bunalımda birbirine çatmaktan başka bir şey yapamazlar. Bêmal Burkay Ağabeyler çok acele ettiler ama yine karambole düşecekler. Şıvan bu sefer sivil sahnede bir serseriden tokat yiyip yeniden küsecek ve hızını alamayıp Ak Parti’ye geçebilir.

Askeri vesayet altındaki kurumlar sivil Hükümetle organik bağlarını güçlendirirken ve Polis teşkilatı Avrupa standartlarında eğitime tabi tutularak Avrupa standartlarında konumlandırıldı.

MİT şimdiye kadar JİTEM’in yaptığı işleri üstlenmeye başladı ve gerekli girişimler için kolları sıvadı. Artık Jitem değil, MİT Kürd ve Türk derin işleriyle ilgilenecek!

Yorum bırakın