kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

HACIYATMAZLARIN BARIŞ OYUNU

Posted by kaniyasor 16 Nisan 2013

Kani Yado – 16.04.2013: Ne bayramdı ne seyrandı elbette Recep enişte boşunaaaa-kaniyado.2 Kürdleri öpmedi. Recep’in bir bildiği vardır. Recep, Türkiye’nin demokratikleşme projesinin uygulanabilmesi için yönetimi askeri siyasetten devralırken Genel Kurmaydan tüm devlet sırlarını da devraldı.

MİT görüşmelerinde MİT’in barış ile ilgili konulara girme yetkisi yoktur. Barış konusu ilgili tarafların konuşabildiği bir konudur. Ne bir lider ne de bir istihbarat mümessili bu konuda yetkilidir. Barış savaşan tarafların girdiği bir merhaledir ve bu taraflar konuşur.

Devletin devir teslim işlerini, danışıklı siyaseti Kürd ve Türk kamuoyunun gözünden kaçırmak için barış konusunu gündeme getirdiler, toplumun dikkatlerini bu tarafa yönlendirdiler. Düşük yoğunlukta topluma gazı veren eski devlet cezaevlerinde tatilde kalınca yeni derin devlet toplumun gazını almak zorundadır.

Derin siyasetler hacıyatmazların işidir. Toplumun ilgisini bir tarafa yönlendirip insanlar için  kendi kirlerinden umutlar üreterek toplumu o umutlarla oyalarlar.

Bütün siyasi hacıyatmazların dün söyledikleri ile bu gün söylediklerini karşılaştırın ve gülün! Başka çare var mı?

Şimdiki üfürükçü siyasiler öyle bir atmosfer yarattılar ki TC’nin çıkarlarına uymayan Kürdleri düşman gösterebiliyorlar. İnsanlık tarihine bakıldığında hem deve, hem devenin üstündeki hacıyatmazın yüzsüzlüğünü görürsünüz.

1627 tarihinde İzlanda bir ay Türk işgali altında inledi. Bir taraftan volkan püskürmesi bir taraftan Osmanlı donanması İzlanda halkını helak etti. Bu soğuk adada bir şehir nüfusu kadar insan yaşar. Bu barbarlar halkın neyi var neyi yok aldılar. Cariye olabilecek tüm kadınları gemiye koyup Osmanlı Padişahlarına, yani İslam halifesine ve şeyh-ül İslamlarına götürdüler.

Bu olaydan sonra İzlanda toplumu yüz yıl bunalıma girdi, yetim kalan çocuklar, açlık sorunu toplumu perişan etti. Bu şeriatçı reziller bu çapullarını Allah adına yaptılar. Mezopotamya da 1400 yıldır hala kendine gelemedi!

Barbar Araplar güçlenip Mezopotamya’yı ilhak ve talan ettiklerinde Cebrail hemen devreye girer ve Araplara Allah’tan selam getirir derki: “Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki: “Ganimetler Allah’a ve Resûlüne aittir. O halde, eğer mü’minler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat edin.”

Ortadoğu’nun hacıyatmazları bu siyasal geleneği hala sürdürüyorlar ve yüzden sürünüyorlar!

Rabbimizin adına söyledikleri yalanlarla, çağımızın yeni hacıyatmazlarının çağımızın gerçekleri adına söyledikleri yalanlarla toplum yönlendirilir. Biz toplum ile hacıyatmazlar arasında bir tercih yapamayız.

Toplum hem kendi cennetini hem de kendi cehennemini kendi eliyle yaratır. Aldatmak ve aldanmak insana aittir. Kendi yaşam pratiğiyle azizliğini de rezilliğini de kendileri çeker.

Belki Rabbimiz kader olarak insanın mukadderatını belirlemeyi insana vermiştir. Hayırlı iş yaparsa faydasını, hayırsız iş yaparsa zararını kendisi çeker. Belki biz mukadderatımızla cüzi ihtiyari pratiklerimiz arasındaki sınırı doğru tespit edemiyoruz.

Siyasete ve hacıyatmazların büyüleyiciliğine güdümlenip yaşam gerçeklerini göz ardı edemeyiz. İnsanları biz yaratmadık ki onların akıllarını sorgulayalım. Bizim görevimiz baktığımız her gerçeği doğru görmektir. İnsan ayıya dayı diyebilir mi?

İnsan bir canlı türü olarak canlıları tüketerek yaşamaya devam eder. O yüzden dişleri vardır, sindirim organları vardır ve dışkısı vardır. Barışın güncellenmesi için insanoğlunun bu yaşam tarzından vazgeçmesi gerekiyor. Ayrıca insan hem et yer, hem de ot yer ayıptır söylemesi…Bazen barışı düşünürler, bazen savaşı düşünürler…

Canlıyı tüketerek canlanan canlıların yaşamı sürekli savaştır. Barış denen bir konu yoktur aslında. Barış gösterileri hacıyatmazların işidir. Türkiye’nin bir misyonu vardır, bu misyonun sağlıklı ifa edilmesi için TC Kürdlerin desteğini aldı, bütün konu budur.

Türkiye’nin cephe savaşından barışa evirilme denen bir isteği olsaydı, Kürd savaşçılarının üzerine gitmezdi bu süreçte, dağı taşı bombalamazdı. Hacıyatmaz işbirlikçiler susun yerinizde oturun, her şeyi biliyoruz!

Ne bayramdır ne seyrandır, sanki bilmiyor muyuz Recep enişte Kürdleri neden öptü?

Şimdiye kadar düşük yoğunluklu bir savaş vardı. Nerede düşüklük varsa orada danışıklık vardır. Meydan muharebesi yapılmamış, ortada savaşın kazananı da yoktur.

Barış günümüzde hesap vermekte olan Silivri’deki devletin içinde bulunduğu bir süreçtir. Daha doğrusu her türlü danışıklılığa, düşük yoğunluklu savaşa ihtiyaç yoktur artık.

Coğrafyamızın insanı kendi iradesiyle hareket etme iktidarından yoksundur. Bin yıllarca Tanrı-Krallar, nebi-krallar tarafından Rabbimiz adına söylenen inançsal yalanlarla insan iradesinin güçlenmesine fırsat verilmemiştir.

Toplum tanrı-krallardan kurtulamadı henüz. Şimdi aynı şeyi hacıyatmaz Ortadoğu önderlik biçimi dediğimiz despot siyasal erkler  sürdürmektedirler.

Biz Rabbimizin insanlara  verdiği ferasetle tekamülüne inanmalıyız. Diktatörler rezil olma dönemlerine girdiler.

İnsanlar insanı diktatör yaparak tanrılaştırdı, diktatör insanı kapıkulu yaparak köleleştirdi. İnsanlar yanıltıldılar ve şimdi diktatörler bir bir rezil konumlarında hesap verecekler.

Peki insanlar neden böyle?

Rabbimizin tekamül hikmetinde onur, özgürlük öğretilemez, yaşanır. Siyasette ve dinde insanlara onur dersi vermeye çalışan ukalaların gireceği gülünç durumlar birer musibettir.

Krallar çıplak görülecektir, o zaman bu balonların ne kadar aciz , ne kadar rezil olduklarını göreceksiniz.

Savaş oyununu planlayan devlet, eğer bundan sonra savaş üzerinden politika yapmanın yararlı olamayacağını düşünüyorsa kesinlikle buna bir son verir. Savaşsız bir dünya için her zaman hazırız ama barbarlığın Mezopotamya üzerinde ganimet iştahı sürdükçe bu topraklar savunulmalıdır. Barbarların karanlığa soktuğu bu topraklar kurtarılmaya değer bir  tarihe, şan ve şerefe sahiptir

Yorum bırakın