kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

TC’İN ÇELMELERİ VE PKK

Posted by kaniyasor 29 Nisan 2013

Kani Yado – 29.04.2013: Kürdler şimdi çok önemli bir sürece girdiler. aaa-kaniyado.2Kastettiğimiz barış süreci değildir. Barış süreci bu önemli olayın sadece görüntüsüdür. Kuzey Kürdistan politikasını bloke eden PKK’nin son İmrali görüşmeleriyle kamuoyuna açıklanan süreç bölge dengeleriyle ilgilidir.

PKK eskiden içinde olduğu dengenin yörüngesinden çıktı. Peki, eski dengede kalmanın Kürdlere bir yararı var mıydı? Kesinlikle hayır. Eski dengede kalması halinde Suriye diktatörlüğünün, Silivrideki yapay Kürd dostlarını memnun ediyordu ancak Kürdlerin dünyadaki prestijini, imajını yok ediyordu.

Ayrıca Güney Kürdistan ile kucaklaşmak, birlikte kararlar alma yolları da açıldı.

PKK’ye karşı olanlar veya Öcalan’nın liderlik şekline karşı olanların bundan farklı seçenekleri olabilir mi?

PKK’nin nasyonal sosyalist çizgisinden dolayı Kürdlerin mağdur olmasının karşısında insanları barış sürecine katmak için hem JİTEM’in patronu TC hem de PKK toplumu rahatlatan önemli kararlar almak zorundadırlar. 12 Eylülcülerin mantığıyla yapılan ne TC infazları ne de PKK infazları kabul edilecek ve sineye çekilecek gibi değildir. İnsanlık suçları kapsamında dünyanın önemli mağduriyetlerinin içindedir bu fiiller.

PKK’nin başlattığı yeni süreçte her kese “geçmiş olsun” demek yetmiyor. Türkiye’nin kendi sistemiyle hesaplaştığı kadar PKK de kendi sistemiyle hesaplaşmak, adaleti tesis etmek zorundadır. TC’nin kaybettiği Kürdlerin kemikleri her gün TC mercileri tarafından ortaya çıkarılıyor, peki Kürdlerin kaybettiği mağdur Kürdlerin kemikleri ne olacak?

Bu yüzden bu sürecin önemi ve zorluğu artıyor. Bu olumsuzluklara nazaran Kürdlerin şanslı olduğu noktaları önem kazanıyor.

Kürdlerin 21. Yüzyılın yeni doğacak devleti olması Kürdler için büyük şanstır. Kürd toplumu komşu ülkelerin devlet biçimsizliğini yaşamayacaktır.

Bölgemizde Birinci dünya savaşı ve sonrasında ortaya çıkan  devletlerin aldığı biçim, daha doğrusu biçimsizlik şimdi kendi ayaklarına dolanıyor. İslami esaslara göre kurulan devletlerin de biçimsizliğinin ve çürümüşlüğünün kokusu tüm dünyayı sardı!

Sözünü ettiğimiz biçimsizlik koşullarında ortaya çıkan devletlerin yarattığı kirliliklerden sonra, Arap Baharı olarak isimlendirilen süreçten ne çıkabilir? Suriye diktatörlüğünün yıkılmasından sonra yönetimi devralacak dinamikler ne kadar insanlıkla uyumludur?

İster kabul edelim ister etmeyelim Türkiye, Kürdistan ve İsrail bölgede değişimin temel dinamikleri oldular. Kürdistan bu güne kadar kurulan klasik İslam devleti olmadığının şansına sahiptir. Kürdlerin yeni koşullarda devletleşmesi ise insanlığa sunacağı en büyük katkılarıyla bölgede önemli bir güç olacaktır.

Bu gün İsrail’in konumu ve saygınlığı insana değer veren demokrasi yüzündendir. İsrail demokrasiyi savunduğu müddetçe dünya İsrail’in arkasında olacaktır. Kürdistan da aynı şekilde insanlık için önem kazanan bir noktaya geldi. Bundan sonra Kürdler yüz yıl geriden dünyanın gerisinde kalarak siyaset belirlemeyecektir.

İşgalciler Kürtlere göz açtırmadıkları gibi gelişimlerini engellediler ama Kürdlere hiç bir zaman İslami ölçülerde kardeş saymadılar.

Türkiye dahil diğer bölge devletleri Kürdlere kölelikten başka bir şey reva görmediler. Palazlanıp çürüyen Ortadoğu devletlerinin içinde bulunduğu durum karşısında Kürdlerin devletsizlik avantajından kirlenmemenin  getirdiği şansla önem kazandı. Şimdi devlet olmanın en olgunlaşmış ve şanslı durumda devlet olmak Kürdlere kısmet olacaktır.

Kürdlerin önemli duruma gelmesi Türkiye’yi korkutuyor. Türkiye’nin son yıllarda  Kürdlerle işbirliği arayışları bu yüzdendir. Kürdlerin bölge demokratik cephesinde Türkiye’nin zorunlu müttefiki durumunda olması bu yüzdendir.

Uzun zamandan beri TC devleti PKK ile diyalog arayışı içindeydi. TC’nin 12 Eylül çete devletinin kesinlikle çökmesi üzerine Öcalan Türkiye’nin ittifak arayışına cevap verdi.

Bu durumda Abdullah Öcalan’nın yaşamı tehlikeye girebilir. Ergenekon çetesi misillemede bulunma olasılığı çok yüksektir. Kürdler bu durumu göremediler. Öcalan’nın can güvenliği için başvurması çok önemli bir olaydır, bunu neden göremiyoruz?

Kürdlerin bölge dengelerinde Türkiye ile aynı dengede yer alması zorunluluğu vardır. Hem Kürdistan’ın bölgedeki çıkarları için hem de dünya değişim sürecinde önemli bir aktör olarak bu zorunluluk ortaya çıkıyor.

Abdullah Öcalan bundan sonra dünyanın takdirini kazanabilir. Bunun belirtileri ortaya çıktı zaten.

’Ben’ odaklı bir siyasal yaşamda insanlığın kabul edemeyeceği bir liderlik biçiminin ani bir değişimle uygar dünyanın oluşturduğu dengeye razı olması büyük bir olaydır. Dünya bu yüzden önem veriyor.

İnsan temel hak ve özgürlükleri temelinde uygar siyasal ilişkilere razı olan bir lider insana önem vermek zorundadır, Çünkü uygar siyasal biçim bu sistem üzerinde oluşur.

Demokratik uygarlık sistemi dediğimiz bu sistemde lider toplumu yönlendiremez, toplum lideri yönlendirir; lider toplumun taleplerini doğru karşılayıp yönetme becerisinde bulundukça toplumun tercihi olmaya devam eder.

Öcalan’ın hayatı pahasına yeni denge politikasına dahil olmasının diğer tehlikesi Türkiye’nin Kürdlere atacağı çelmelerdir.

PKK artık astığını astık kestiğini kestik politikasına geri dönemez. Yani Doğu Perinçek’in, Yalçın Küçük’ün, Veli Küçük’ün içinde olmadığı bir PKK olacak bundan sonra.

Nasyonal sosyalist anlayışla siyasallaşan Kürdler bu dönemde bocalayacaklar ama zamanla bu durum aşılacaktır. Aşılmak zorundadır, çünkü dünya bu haliyle kabul etmiyor. PKK her tarafta yeni döneme uyum çalışmalarını başlatacaktır. Zaten Kandilde, Kuzey Kürdistan’da ve Avrupa’da bunun ön çalışmalarına başladılar bile.

Yorum bırakın