kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

TÜRKİYEDE GERİCİLİK YARIŞI

Posted by kaniyasor 19 Temmuz 2013

Kani Yado – 19.07.2013: TC Başbakanı Recep Arap Kültür misyoneri olduğu aaa-kaniyado.2için din gericiliği konusunun ehlidir. Başbakan “Alevilik Ali’yi sevmek ise ben dört dörtlük Aleviyim” dedi. Biz sürekli Alevileri bu konuda uyardık. Sakalımız olmadığı için sözümüz para etmedi.

De haydi şimdi cevap verin! Cevap veremezsiniz, ancak üfürürsünüz. Şiilik de üfürme sanatında çok ileridir. Kendi yalancı dilinizle tuzağa düştünüz. Cem ve cemaatinizi Arap ve Türk gerici motifleriyle süslemenin sonucu ancak bu olur.

Bizim civarda yarı deli biri vardı, sarığıyla, cübbesiyle arabesk bir evliyayı andırıyordu. Mektep/medrese görmemiş. Hz. Ömer, Hz. Ali, Hz. Muaviye gibi okuma yazması olmayan bir evliyaydı. Sürekli ağzında bir şeyler mırıldanırdı; yeryüzünde öyle sözcükler yoktu. Uydurup uydurup mırıldanıyordu.

Her kes ona ermiş alim diye saygı duyuyordu. Hani Başbakan Recep de üfürükçülere ulema diyor ya, öyle işte! Dertleri, hastalıkları olanlar yanına gelip muska yaptırıyorlardı.

Muska yaparken şöyle bir dikkatlice baktım, yazısı da dünyada olmayan bir yazıydı. Dedim ki ” amca  benim Arapça okumam yazmam vardır, sen gavurca yazıyorsun galiba, bu Arapça değil! Der demez bir hiddetlendi! Aslan gibi kükredi, büyük siyasi abi gibi gürledi, ” hey be kafir  sen Allah’ın yazısını da inkar ediyorsun” demesin mi!

Söylediğime bin pişman oldum…

Benim Arapça okuma yazmam vardı ama onun da cübbesi ve sakalı vardı, kimse bana inanmazdı, onun sözü para ediyordu. Özür diledim, başka ne yapabilirdim?

Her şeye rağmen okumasız yazmasız evliyamız çok tatlıydı. Halktan talep olmazsa evliyamız hizmetini arz eylemez. Arz ve talep kanunu dini ve siyasi alanda da geçerlidir. Kürd çobanları da bu sırada uyduruk kavramlarla ortaya çıkıyorlar!

Türk ulusal Sol muskacıların ve Kemalizm renginde Ankara yerli malı Kürd şabloncuların sanki bunlardan farkı mı var? Ellerinde paşalarının hazırladığı şablonlarla düşünür, paşaları tarafından eylem talebi varsa yürünür, derin hizmet arz û icra edilir.

Silivri’nin işkenceci generalleri çok mağdur olmuşlar, parklarla yetinmezler, belki cezaevini basıp hepsini azad ederler. Way mala mınê! Sol adına cezaevi basılıp faşistlerin kurtarıldığını da daha bu dünyaya elveda demeden gördük!

Kemalizm’in övgüleriyle iyice maskeleri düşen kişiliklere ve sol örgütlere sosyalizm anlatılmalıdır. Türkiye’de Marksist öğreti de mağdur edildi, tetikçi ve ince ayarcı müdahiller tarafından suikastlara uğradı.

Sosyalizmin sadece despot diktatörlük biçimleri şeklinde yansıtılması bir tahribat oyunudur. Tabulaştırılan kişiliklerle veya liderlerin tabulaştırılmasıyla sosyalizm ancak katledilir, geliştirilmez.

Biz faşist kafatasçı palyaço liderlik ve sistemlerine karşı mücadele ederken yeni tabular, yeni palyaçoları yaratarak tırtıl gibi etrafımızda karanlık koza öremeyiz. Böyle çabalar sosyalizmin itibarini yok etmekten başka bir işe yaramayacağı gibi yeni versiyon faşist biçimler doğurur.

Eğer bu karanlık örülüyorsa bu karanlık yırtılıp çıkılacaktır ama biz diyoruz ki zaman kaybetmemek için, evrimi durdurmamak ve geciktirmemek için karanlıktan ve karanlık kafalardan uzak durmalıyız.

Dar görüşlülüğün ve toplumsal tahripkârlığın acısı büyük olur. Türkiye’de ortaya çıkan ulusalcı sol topluma acılar çektirdiler. Bunlara çeşitli ulusalcı mihraklar tarafından ince ayarlar verildikleri gözden kaçmıyor.

Belli militarist güçlere hayat kattıkları yetmiyormuş gibi Kürdleri kendi renklerine boyadılar. Mustafa Kemal boşuna göklere çıkarılmıyor. Bu benzeşme değilse nedir? 21. Yüzyılda Mustafa kemal’li, Mussolini’yi, Hitleri övmek insanlık suçudur. Bu suç Kürt çocuklarına tecavüz edenleri koruyan TC mahkemelerinin işlediği suçlar kadar büyük suçtur.

Eğer dünyada demokrasi savunuluyorsa bu geçmişteki sosyalizmin zaferinin neticesinde ortaya çıkmıştır. Her zaman bu şekilde sosyalizm doğru tezlerle savunulmalı, anti tezlere karşı sentezlere gitmek kolaylaşır. Marksizmin doğru işleyişi budur.

Hala köleci toplum ve feodal toplum yaşam biçiminden kopamayanların kişilik tatmin yolu olarak tesadüfen siyasallaşıp sosyalizm iddiasında bulunanlar bir taraftan komik görüntüler ortaya çıkarırken, diğer taraftan bir çok acıya neden oldular.

1970 yıllarının başlarında MİT “bizim solcularımız, bizim Kürtlerimiz” tabirini kullanmalarının semeresi son zamanlarda MİT görüşmeleriyle ürün vermeye başladı.

TC derin elemanları “Türkiye’yi Kürd bölücülerden kurtarma” ismi altında ilerici gözükerek örgütlediği sol, bugün artık ulusalcı sol ismiyle ortaya çıkmaktadır. Bunlar öyle başarılı oldular ki kendi bağlantıları üzerinden Kürd savaşcı birliklerini basının önünde teftiş bile ettiler.

Ergenekon davalarına yansıyan olaylarda birçok bağlantılar ortaya çıktı. Kürdlerin umurunda bile olmadı. İnsan merak etmez mi?

Türk-İslam üfürükçülerine karşı dikkatler yönlendirilirken Suriye’de bozulacak dengelerde Türkiye’nin saflarında savaşacak Kürd müfrezeleri hazırlanırsa hiç şaşılmamalıdır.

İslam coğrafyalarında çarpıklık her yerde görülmektedir. Egemen olan sınıf tercihleri  gerici bir tercih olurken ezilen sınıflar bu tercihlere yamanıyor, egemen sınıf ve sınıf temsilcilerine sadakatten geri kalmıyor.

Daha çok geleneksel olarak toplumun iradesiyle gündemi belirlemesi yerine  toplum tarafından çok çirkin bir biçimde tabulaşan siyasal palyaçolar  toplumun iradesi üzerinde tekel kurabiliyor.

Bu coğrafyada talan, işgal, gasp dışında yaşama egemen olan biçimler oluşmadı. Köle sahiplerinin politik biçimleri olan dinler insanı insan yapan erdemler gelişmesine sürekli engel oldu.

Bu coğrafyada hala eski politik biçimler din siyaseti biçiminde insan zihniyetine egemen oluyor. Hala develer, inekler, bazı cins kuşlar tanrı tahtlarından indirilemedi.

Şirkten başka bir anlamı olmayan Kabe gibi tapınaklara tapılmaya devam ediliyor. Bu insanlığın ağırlığını hafif şahsiyet sahipleriyle toplumun geleceği mi inşa ediliyor?

Çaput bağlana bağlana hırsından kuruyan ağaçlar duruyor. İnanç istismarcıları şeyitlik, şeyhlik unvanları altında Arap misyonerliği olarak insanların ruhlarını tutsak etmeye devam ederken, halkın doğal yaşamının inançsal pirlik müessesini üfürükçü Alici Şiiliğe kurban ettiler. Size soruyorum, geride Kürdlere ait hangi değerler kaldı?  Ancak Başbakan Recep ile Ali’yi sevme yarışına girersiniz sizi gericiler sizi!

Yorum bırakın