kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

CANAVARLAŞAN MAYMUNCUK ŞİRKLER

Posted by kaniyasor 16 Ağustos 2013

Kani Yado – 16.08.2013: Maymuncuk denince her yere girip çıkabilen bir alet akla aaa-kaniyado.2gelir. Yarı maymun biçimiyle dikkatleri üzerine toplayan insanoğlu yapamayacakları maymunlukları olmadığı için artık şirkleri de o vasıfta görmek yanlış olmayacaktır diye düşünüyoruz.

Din denen eski politik biçimler Rabbimizden yüz çevirerek kendi uydurdukları ŞİRK adına söylenen yalanlarla efendilerin köleler üzerinde tahakkümünü kalıcılaştırdılar.

Bu öyle kanıksandı ki sosyalistler ve nasyonal sosyalistler de Tanrı-Liderlerler yaratarak onlara tapmaya devam ettiler. Bu tanrılar somuttu ama secde aynı secdedir.

O zaman insanlar maneviyatlarını özgür koşullarda geliştirmek için din dışı araçlar kullanmalıdır… Aksi halde uyduruk tanrılar yerine zalim insan-tanrı denen canavarca kudrete boyun eğeceklerdir ki değişen hiç bir şey olmayacaktır diye düşünüyoruz.

Rabbimize bilimin mantığından  başka ulaşmanın imkanı ve  yöntemi yoktur. Ona ulaşmak ancak bilim mantığıyla olur. Ona ulaşmak ancak insanlaşmakla mümkündür. Her gün tekbir sesleri içinde Rabbimizin eserlerini boğazlayan yamyamlardan kurtulmak için başka yol ve yöntem varsa önerilsin bakalım nasıl önerilir?

Biz fanatikleri ele alınca fanatik sosyalistleri diğer fanatiklerden ayırmıyoruz. Sosyalistler  ezberlerden kurtulmalı ve bilim disiplinlerini temel sayarak bilimsellikle özgür kişiliği inşa etme yolunu seçilmelidirler.

Tanrı-Liderlere secde etmemek için sosyalistlerin gerici kalıplardan çıkmaları gerekiyor. Tekçilikten kurtulmanın başka yolu yoktur. Özgürlüğün esas alındığı siyasal düşünce, insana yakışır maddi koşullarda üretilmelidirler. Bu durum toplumu pazarlamakla değil, vicdanın belirleyiciliğinde mümkündür.

Çok şey değişiyor, dünya çok hızlı dönüyor sosyalistlerin muhafazakarlığı de dinler gibi ezberlerin içinde bozuk kamyon gibi yalpalıyor ve kendi ezberinde yerinde sayan pervane oluyor! Bu ezberler, bu tekerrürler, çürümüşlükler ne zamana kadar devam edecek?

Yaşadığımız coğrafyada çözümsüzlüğün derinliğini kavramak gerekiyor. Bu çözümsüzlüklerin belirleyici aktörleri insanların kendisidir. Bu kördüğümleri gavura(!) mal etmek, dış güçlere mal etmek ukalalığı inandırıcı olmuyor artık. Bu yalanlardan vazgeçilmelidir.

Şimdi savaş koşullarında insanlar gerçek yüzleriyle ortaya çıkınca savaşın müftüleri savaşçılara tecavüzü helal kılan fetvalar verince her kes afalladı. Oysa bu tecavüzler her zaman icazetliydi.

Günümüzün kapitalist sisteminde kapitalist pazarın özgür koşullarında kadın pazarlamacılığı da icazetli değil mi? O zaman sorunu insanların kirli yüzünde aramak gerekiyor. Müftülerin kendi savaşçı sapıklarına verdiği fetvaya karşı olanlar ne kadar temizdir biliyor muyuz?

İnsanlık erdemleri gelişmemiş köle ruhlu insanlar Rabbimize inanmamak için kendilerine Şirk-Tanrılar uydurur. Liderlere taparlar, kedilere taparlar, develere, ineklere taparlar!

Kendilerine talanlarda ganimetleri, yalanlarda cariyeleri bu uyduruk tanrılar tarafından hak olarak kendine tanır.

Talanları, işgalleri uyduruk Şirklerin uyduruk emirleriyle gerçekleştirerek işgal ettikleri toplumları kendilerine benzeterek günümüze kadar toplumlar karanlıklarda yaşatıldı.

Peki kirli insanla nasıl çözüme gidilebilir?

İşte çözüm kirli toplumlarda mümkün olmadığı için çözümleri belirleyen güç dünya gücü olacaktır. Almanyada faşizmi iç dinamikler yıkmadı, dış dinamikler yıkmıştı, çünkü iç dinamikler her biri biribirinden kirli oluyor, kendilerini kolaylıkla pazarlayabiliyorlar.

Coğrafyamızın çöl yaşamının tozu ve dumanı içinde Rabbimizin adına uydurmadık yalan kalmadı. Rabbimize atılan bu kadar iftiranın atıldığı, söylenddiği ve yazıldığı şekliyle yalanın altından kalkamadıkları için şimdi birbirilerini yamyamlar gibi yemeye başladılar!

Aynı coğrafyanın ürünü olan Hıristiyanlığı benimseyen Avrupa’da da reform ve rönesanstan evvel bu yalanların altından kalkamadıkları için yüz yıldan fazla savaşın içinde helak olmuşlardı.

Şimdi yine bu toplumlar Hıristiyandır, ama savaşmıyorlar şimdi nedendir acaba? Çünkü din değil, insan değişti. Din ne kadar geri olursa olsun belirleyici olan insanın somut gerçeğidir.

Kürdlerin atası ve peygamberi Hz. NUH(tahminen 1. Zerdüşt) yalancıları uyarmıştı, Hz. NUH’un soyundan Hz. İbrahim(tahminen 2.Zerdüşt) kendi evlatlarını şirklere kurban eden bu yalancıları islah etmek için çok çaba harcadı. Değişen çok şey olmadı. Çünkü yalancılar insanlaşmamak için din maskesi altında çok direniyorlar. Rabbimizin eserleri olan insanları nasıl bu şekle getirdiler?

İhtirasın biçimlendirdiği siyasetler bu soruna cevap olamıyor. İnsanlar uyduruk inançların ve siyasetlerin kölesi kalınca çözümsüz oluyorlar. Siyasetler rant peşinde koşuyor, bu yüzden çözüm olamıyor ve sorun dünya sorunu haline geldi.

Mısır ve diğer yerler Arap köleci sistemiyle tanınmaz hale gelmiş, burada nasıl çözüm olabilir hala bilinmiyor! Çok ölümler olacaktır. Askeri müdahaleler ölümden de beter ölümdür. İnsan insan olmadıktan sonra  hiçbir sistem çözüm olamaz.

Gerçek Yüz Hep Saklanır, maskeli balolarda, işte coğrafyamızın gerçek tanımı budur.

Savaş maskelerin düştüğü andır. Yani insanın gerçek yüzle ortaya çıkmasını sağlar, savaş koşulları kötü insanın heyecanını doruğa çıkarır. Çeşitli müeyyideler, aklıselimin baskıları kötünün gerçek yüzünü her koşulda ortaya çıkmaz. Normal koşullar gerçek yüzleri saklamaya neden olduğu için gerçek yüzler görülmüyor!

Her gün bilgelere saygı ile eğilenler Ermeni katliamında bir anda bilgeleri dinlemez oldu. Yöremizde bir Seyda kurtardığı bir Ermeni çocuğu, köylünün çocuğu öldürme tehlikesi karşısında gece ve gündüz yanından ayırmamış.

Hani Seydalar insanları koyun gibi güderlerdi, neden söz dinletemiyordu? Çok incelemek lazım çok…Etle ve otla beslenen insan inek olduğu kadar canavardır da.  Kötülükler ve kötü düşünceler çirkin insandan yansımadır. Suçu dinlere, ideolojilere atmak çirkin insanı saklamaktır.

Yorum bırakın