kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

POLİTİK ŞİZOFRENİ TOPLUMUN SAĞLIĞINI BOZUYOR

Posted by kaniyasor 6 Kasım 2013

Kani Yado – 06.11.2013: Politik yobazlığın en acımasız biçimi Kürdlere aaa-kaniyado.2devletleşmeyi haram kılan bir güdümlü bela olmanın dışında Kürdleri birbirine karşı kışkırtarak M. Kemal’in ruhunu şad etmektedir. TC güdümlü bu yobazlık PKK’nin çelikten zırhını delip bu mücadeleyi dejenere etmesine gücü yetmeyecektir.
TC’nin sihirli gücü hayatın her alanında Kürdleri dejenere etmek için kolları sıvadığı net bir şekilde görülmektedir. Kürdistan’ın birçok yerlerinde TC’nin müesses kurum elemanları kötü alışkanlıkları, Kürd kültürel değerlerine uymayan zararlı maddeleri yaygınlaştırarak toplumun kendine özgü kültürel dokusunu bozmak doğrultusunda hayli aktif çalışmalar yürütülmektedir.
Metropollerde de Kürdlerin yoğun olarak yaşadığı semtlerde aynı faaliyetlerin sürdürüldüğü gözden kaçmıyor. Hatta derin unsurların halkın aldığı fiili önlemlere karşı çok acımasız davranarak ölümlere neden olmuşlardır.
Aynı şekilde sübjektif konumda da siyasal dinamizmin kalitesini bozmak, PKK’nin Özgürlük Mücadelesi tarzını lümpen davranışlarla dejenere etmek doğrultusunda hayli mesafe kattettiler.
Sözde siyaset ile iştigal eden dejeneretörler kötü ahlakı ve kötü üslubu yaygınlaştırarak önemli sonuçlar elde ettikleri de görülmektedir. Düşüncenin kavramları doğru düşünebilmenin temel öğeleri oldukları bilindiği halde faşizmin geleneğinden günümüze kadar sürdürülen lümpen uslup ve davranışlarını küfürlerle takviye etmektedirler.
Ağızlarında “alçak” kelimesini düşürmeyen hiçbir insanın düşkün olmadığı görülmemiştir. Kürdistan Özgürlük mücadelesini gözden düşürmek için düşkünlüğünü siyaset ile maskeleyen Kürd Kemalist unsurlar TC devletinin payidar olması için ellerinden ne geliyorsa yapmaktadırlar.
Kürdlerin kendilerini en iyi şekilde ifade edebilmeleri için, toplumsal iradenin dinamik bir muhatap olabilmesini engelleyen derin barikatlar, ancak TC siyasetindeki derinliğin plan ve programlarıyla ifade edilebilir.
Kürdlerin kendi kaderlerini belirleme haklarının önünde Kürdlerin eliyle çok sinsice barikatlar kurulmaktadır. TC’nin derinliğinin Kürdler tarafından sorgulanmaması için her türlü önlemler yine Kürdlerin eliyle alınıyorsa TC devleti kendi lehine hayli büyük işler başarmıştır demektir.
Kürdlerin liderlerinin, Kürd özgürlük mücadelesi için yaşamını ortaya koyanların haklı veya haksız eleştirilere uğraması mümkündür ancak bunlara lümpence hakaret ve küfür edilemeyeceği gibi süreçin ehemmiyeti itibari ile özgürce düşünmenin önündeki mahalle baskısı ve despot temayüllerin etkisini kırmak doğrultusunda özgür düşünceyi teşvik etmek demokrat olmanın gereğidir.
Liderlerin söylemlerini eleştirenlere karşı köle sadakatinde “lider eleştirilemez, liderimi tartıştırmam” sapıklı, yobazların “tanrıya karşı çıkma” suçlamasından hiçbir farkı yoktur. Siyasal yobazlığa devrimci bir kılıf geçirmekle devrimci olunmaz, olsa olsa palyaço olunur.
TC yetkililerinin zirvesi ve bu zirve ile söz konusu insan unsurlarının ve bu unsurlarla uyumlu güdümlü Kürd unsurlarının paralelliği rastlantı değildir. Kürd toplumunun sosyolojisnin gereği olarak ulusal süreçten devletleşme sürecine geçişe karşı barikat oluşturmak için uyduruk teorilerle bu sürece karşı çıkmaları da tesadüf değildir diye ddüşünüyoruz.
Kürd toplumunu ve onun siyasal dinamizmini çok sinsice Kemalizmin bataklığına çeken TC resmi ideolojisinin paralelinde hareket eden bu unsurların TC ile uyumu bir taktik değildir, stratejiktir.
Bu ögelerin ve bu ögelerin yarattığı ahlaki tahribatların ciddi rehabilitasyonlara ihtiyaç vardır. Kürdistan Özgürlük Mücadelesini yürüten PKK, mücadeleyi sonuna kadar sürdürüp Birleşik Demokratik Kürdistan’ın önünde engel değil, bu amacın temel dinamiğidir.
Mücadelemize uymayan seslerin çıkması kimseyi şaşırtmamalıdır. Bir taraftan bu uınsurlar, bir taraftan TC’nin kurucu partisi olan CHP ve TC’nin diğer milliyetçi solu, diğer taraftan Türk-İslam resmi ideolojisinin misyonerleri olan cemaatler Kürdlerin yolunu şaşırtmaya devam edeceklerdir.
Sömürgeciler hiç bir zaman sömürge toplumların dünya devletler topluluğunun içinde yer almasını istemezler. Kürdlerin devletleşmesini engellemek için Kürd unsurlarını kullanılmaları beklenmelidir her zaman.
Bu gün dünyanın en büyük sorunu geri toplumların zaaflarından yararlanılarak yaratılan tabulardır. Binlerce yıllık geri dinler bile tabulaştırılmaların sonucu olarak ortaya çıkan şirkleri kabul etmemektedirler.
Tabulaştırmalar özgürlük mücadelesinin tümünden çürümesine neden olur. İnsan beynini süngerleştiren bir virüs gibi insanın düşünebilme fonksiyonunu yok eder, insanı ezberlere mahkum eder. Tabulaştırmanın dayatılması Kürdlerin zaafı değildir, Kürdlerin bağımsızlığına karşı tedbir mekanizmasının planlı ve programlı bir derin dayatmadır.
Bu şirkler ve bununla bağlantılı hurafeler, tanrısal erkler şeklinde ortaya çıkan despotizm ciddi ciddi dünya için büyük sorunlar yaratmaktadır. Ortadoğu’da şizofreni siyasiler kimi kendini Mesih olarak ilan ediyor veya ima ediyor, kimi tanrısal güce sahip olduğunu dayatıyor, kimi kendini vazgeçilmez diktatör.
Bir köylü insanımızın “ez golikê xwe jî teslîmê telebeyê Mısto nakim” demesi şimdi iyi anlaşılıyor. Bu kadar bedelin ve kanın üzerinde nahoş otoritelerin yaratılması, toplumun iradesinin gasp edilmesi ve siyaset pazarına sürülmesi kadar geri bir duruş olabileceğini sanmıyoruz.
Toplumlarda koyun-çoban, efendi-köle, tanrı-kul, avcı-tazı ilişkileri değil sosyolojinin kuralları geçerlidir. Toplumların gelişim süreçleri vardır. Klanlar, kabileler, aşiretler genişleyerek millet olur. Millet idari gereksinimden kaynaklanan devletleşme süreciyle dünya devletleri arasında yerini alır.
Devletleşme süreçlerinde topluma musallat olabilecek ihtiras felaketlerine karşı toplumsal iradeyi despotlara veya oligarşik çıkar güçlerine kaptırmamak için doğru yapılanmaya ihtiyaç duyulur. Eğer toplum kendi iradesini siyasal çiftlik ağalarına kaptırırsa o ülke egemen gücün çiftliğine döner.

 

Yorum bırakın