kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

ESARET ZİNCİRLERİNİ KIRINIZ!

Posted by kaniyasor 27 Kasım 2013

Kani Yado – 27.11.2013: Esaretin en çirkin şekli, insanın kendine aaa-kaniyado.2yahut insanın yarattığı tabusuna/şirkine esir düşmesidir. İnsanın kendine esir düşmesi ihtirasın bilediği egosuna tutsak düşmesi anlamına gelmesi olarak ifade edilirken, başkasına tutsak düşmesi ikinci bir kişinin ihtiraslarının tutsağı olarak ifade ediyoruz.
Geri toplumların şirkleri toplumun iradesini ele geçirip, insandan irade tutsaklığında saygı beklerken, toplum yarattığı tabunun/şirkin önünde asker gibi veya kul gibi secdede durması gereken unsur olarak görür.
Toplum şirklere saygı ile esir düşerken, şirke saygısız kalarak özgürlük yürüyüşüne çıkar. Tabularına/Tanrılarına/liderlerine saygılı olan bir toplum kendi kendi özgürlüğü için onlara hiçbir şey yaptıramaz.
Özgürlüğün olmadığı ortamda ruhsal fakirlik ve mutsuzluk yaşama egemen olur. Çünkü onu kendi köle sadakatinden yarattığı için ona tutsak olmaktan başka bir seçeneği yoktur. Saygı insani kendi yarattığı şirkine/tabusuna secdede tutarken düşünme melekeleri felç olur, ezberlerle, emir ve talimatla düşünme dışında başka yöntemi kalmaz.
Bu durumun açık pratikleri dinlerde ve insanların üzerinde tahakküm kurma esasında ortaya çıkan yeni despot sistemlerin icraatlerinde görülebiliyor.
Liderler kardeş gibi sevilme ve sevme imkanlarına sahip değilse tutsaklığı amaçlayan bir sisteme sahiptir demektir. Köle sadakatinde biçimlenen insanlar kendilerini asker gibi, liderine karşı kendini hazırolda görür. Oysa, askeri disiplin kışlada olur, o da geçici tedbirdir, ileride dünyadaki bütün askeri kışlalar kaldırılacaktır.
Yaşamın mutluluğu olarak da ifade ettiğimiz özgürlüğün gündemden düştüğü koşullarda sadakat esareti ortaya çıkar. Ortadoğu’daki şeriata dayalı geleneksel köleci sistemin ve Türkiye koşullarında yapılanan sağ ve sol despot yeni şark liderlik biçimlerinin çatırdaması bu olayla ilgilidir.
Kürdlerin özgürlüğü ve bağımsızlığının gündemden düşmesi için TC’nin verdiği tüm ayarlar deşifre olmaya başlayınca fırsat kollayan ve insanlara yukardan bakmaya hasret kalmış Kürd bey takımı bilinçaltı boşluğunu tatmin etmek için harekete geçmeyi ihmal etmediler.
Don Kişot bu konuda çok beceriklidir. Topluma zarar vermeden yanına bir eşek alır o eşeğin sadakatinde şövalyeliğin hakkını verir. Kürd ağalık sevdalılarına siyasal kapıdan devletin onlara verdiği “kürdlere ver veriştir” yetkisini genişleterek yeni müritler topluluğu yaratmak öyle kolay değildir. Devlet değişen koşulların değişik biçimlerini kolaylaştırırsa yine derin siyaset tekerrür edebilir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti alışılmış taktiklerle hep sonuç alıyor. Kürdler için tabu yaratıyor, Kürdleri bu tabunun arkasına takarak Kürdlere istediği biçimi vermeyi kolaylıkla başarabiliyor. Düşünce melekelerinin ölümü böyle sağlanırken bu ruhsal ölümün üzerinde köle sadakatinde kişilikler yaratmak mümkündür.
İnsanların ruhsal yaşamına canlılık katmak için tabular etkisizleştirilmelidir. Egemen erkler geçmişten günümüze kadar alt sınıflar için manevi korkuluklar yaratarak korkulara tutsak edilmişlerdir.
Kölelerin yarattığı maddi ve gayri maddi şirkler yok edilmeden onların fiziki varlıkları ve ruhlarının özgürleşmesi mümkün değildir.Toplumlar gerilikleri aştıktan sonra egemen dinamik unsurlar ınkilap adına yeni tanrılar, yeni palyaçolar yaratarak insanların çağın araçlarıyla aldatma-yönlendirme yetenekleriyle acıların yeni koşullarda tekrarlamasına neden olur.
Şirkler tarafından gasp edilen insan iradesi kurtarılıp sahiplerine iade edilmelidir. İnsanlıktan yana olmak bunu gerektirir. Hala tanrı-lider despotizmine taze kan veren din adamları ve politikacı ihtiras aktörleri umutlar yaratarak insanoğlunun iradesini gasp etmekle yetinmeyip kurtuluş beklentilerini yaratarak zamanlarını da gasp etmekten geri kalmıyorlar.
Toplum öncelikle üretime katılmadan yaşama güdülerine sahip parazit dediğimiz ordular ve din adamları sektörlerini yok etmelidirler. İnsan kanı üzerinde ortaya çıkan bu sektör çağımızın zihniyet müzelerinde ibret-i alem gelecek kuşakların teşhir edilmesi için hapsedilmelidirler.
Kürdler, Arap kültürünün rengine girdikten sonra, İslam üzerinden alaturka da eklenince Türk-İslam resmi ideolojisine can kattılar. Son zamanlarda müminliği aşıp Mehdi olan ruh hastalarına, Marksizmi aşan siyasi hastalar da eklendi. Bilim ve bilim adamları bu olayı iyi tanımlıyor ama birileri devlet ciddiyetinde bu hastaları toplumu etki altına almak için devlet ayarı veriyor.
Toplumların özgürleşmesi için, diktatörlük vasıflarına sahip olan liderler, tanrı/krallar, önderler, führerler terbiye edilmelidir. Toplum bu şirklere çağımızın koşullarında ve çağımızın yöntemleriyle ders vermesini bilmelidir. Bunun dışında özgürleşmenin yolu ve yöntemi yoktur. Özgürlüğü bakkalda, siyaset pazarlarında satın almak mümkün olmadığına göre isabetli yöntemler en doğrusudur.
Ortadaki kargaşa Kürdlerin TC politikasından yana olmak ya da Kürdistan bağımsızlık ve özgürlük politikasından yana olmakla ilgilidir diye düşünüyoruz. Kürdistanın devletleşmesine karşı olan Kürdler TC sömürgeci devlet politikasını savunmak zorundadırlar, son zamanlarda Kürdlerin kendi kaderlerini belirleme hakları gündeme gelince Kürdlerin içinde üniter devlet tercihinde itiraz edenler oluyor. Kürd mücadelesinin özgürlük veya bağımsızlık gündemi yoksa neden bu ateşleri ana yüreklerine düşürüyorlar?
Gelişmeler bir gerçeği net olarak ortaya çıkardı ki, bir Kürd ya TC’nin yanındadır yada Kürdistan bağımsızlık ve özgürlük stratejsinin yanındadır. Buna rağmen Ortadoğu güç dengelerinde Türkiye ve Kürdistan müttefik durumdadırlar. Türkiye bu ittifaktan ayrılmayı göze alamaz.
TC bir devlettir, Kürdleri kullanarak Kurdlerin birliğini ve bağımsızlığını engellemek için siyasal taktiklerini kullanabilir. TC sömürgeci bir devlet olduğu için sömürgesini elden çıkarmamaya çalışacaktır, bu çok normal karşılanır ama Kürdlerin kendi sömürgecilerini çeşitli demokratik kavramları kullanarak TC’nin yönlendirici misyoneri olmak ve Kürdlerin tüm birlik köprülerini yıkmak kimseyi onure etmeyecektir.
Devletin ve devletin yönlendirdiği yapılanmalar amaçlarına ulaşmış durumda görünüyorlar. Burada mağdurların ve bu duruma karşı çıkanların tutumları olumsuzlukların elini güçlendirmiş gibi.
Kürdistan bağımsızlık hareketini Ankara siyaset pazarına yönlendirmek gerçekten büyük çabalar, büyük ezberler ve büyük maliyetler gerektirir. Türkiyelilik saçmalığı asimilasyonla Türkleşmeye tahvil etme planının dışında değildir. Şimdi birinci Türkiyelilik adımındayız, yakında Türkleşme aşamasına ulaşacağız. Türkleşmek, Türkiyelileşmek büyük olay ise gelinen nokta Kürdler için bitiştir.
Rahmetli Said-i Nursi’nin de Talat Paşa’nin verdiği gazla gerçekleştiği sistem Kürdleri uyuturken AK PARTİ’ye rehber oldu şimdi. Türkiye hep Kürdlerin made in turkey sistemleriyle dar günlerini atlayıp dağılmaktan kurtuldu. TC’nin kılıcı keskin olmazsa Kürdleri durdurmak mümkün değil.

 

Yorum bırakın