kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

KANLI TC İFLAH OLMAZ

Posted by kaniyasor 28 Mart 2014

Kani Yado – 28.03.2014: İttihat ve Terakki Cemiyeti ve fırkası, Cumhuriyet Halk Fırkası ve Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) olarak isim değiştirerek günümüze kadar  gelen CHP Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucu partisidir. 1913 yılında darbe ile devetleşen bu güç, günümüze kadar darbelerle yarattığı sunî dengelerle kan üzerinde kurulan devletin acımasız yüzüyle her gün karşılaşıyoruz.

Arap köle sahipleri, İslamiyeti ilan edip talanlar gerçekleştirerek devlet olma şeklinde görüldüğü gibi Türkiye Cumhuriyetinin ilanı da Anadolu’yu talan ederek devletleşirken Kemalizm’in tabulaştırılarak/şirkleştirilerek din şeklinde dayatıldığı görülmüştür.

Barbar Araplar Asuriye’yi, Kürdistanı işgal ve talan ederken, kimse bu talana yolsuzluk, adaletsizlik demedi, ele geçirdikleri kadınlara, temel ihtiyaç maddelerine ve sair mallara ganimet dediler. Geçmişten günümüze kadar işgalci TC Devletinin Kürdistandaki talanlarına yolsuzluk denmez, gasp ve ganimet denir. Çünkü Kürdistan sömürgedir.

Ak Parti hükümetinin de sömürgeleştirilen Kürdistandaki ganimetlerine yolsuzluk denmez. Kürdlerin yolsuzluk tartışmalarına girmeleri Türk sömürgeciliğini meşrulaştırmak anlamına gelir. Aynı zamanda Kürdler Türkiye’nin demokratikleşmesi çabalarına ve tartışmalarına da girmeleri Türkiyeliliğe meşruiyet kazandırır. Türkiyeliliği meşrulaştırmak Kürdistaniliği ret etmek anlamına gelir.

Kürd misyonerlerinin MİT ile görüşmelerinin ‘barış ve çözüm’ şeklinde değerlendirilmesi gibi bir çok yanlışlar yapılmaktadır. Bu yanlışlar TC Kemalist yetişme  tarzı ve tutsak edilen Kürd toplumunun Türk eğitim sisteminden edindiği zihniyet ile ilgilidir.

Ermeni, Suryani ve diğer halkların kanı ve malı üzerinde kanlı yaşam kurulmuştur. Anadolu’nun dokusunu bozan bu talan Cumhuriyeti lanetlik yüzüyle sorunların kör düğümüdür. Bu Cumhuriyet Anadolu’nun yerli halklarının kanı üzerinde inşa edildi. Adalet yerini bulmadan kan üzerinde yaşam kuranlar nasıl iflah olacaklar?

Kürdler Osmanlı Şeriat düzeninde Arap İslam misyonerliği anlamına gelen Osmanlı halifesine bağlılığı cumhuriyet yıllarına kadar devam etti. Kürdlerin Ankara siyaseti, Talat Paşa’nın elemanlarından Kürd Saidî Nursî ile yoğunluklu olarak başlamıştır.

Saidî Nursî, İttihat ve Terakki misyoneri olarak Teşkilat-ı Mahsus’a aktivisti olarak icra ettiği kamu görevi Fetullah Gülen’nin cemaat siyasetiyle şimdi yeni bir noktaya geldi. Ak Parti’yi iktidar yapabilen, iktidardan düşürebilen bu güç ile birlikte Kürdlerin tarihi Ankara siyaseti rolünü çeşitli sol, sağ gibi farklı renklere de girerek icra ettiği muhakkaktır.

Şimdi öyle görünüyor ki, Ankara Garından Kürdistan yolculuğuna çıkan Ankara Kürt Treni Kürdistan seyahatini bitirip değişen koşullar içinde, yanına Kürdsever maskelerle Türk takviye vagonları eklenerek takur tukur Ankara Garı’na geri dönüyor.

Ankara Kürd siyasetinin Kürd değerleriyle ilgisi yoktur. Sadece Türkiyelilik politikasıyla TC’nin kırıntılarından yaralanma isteminden başka bir anlama gelmez. Kürd sorunuyla ilgilenmemek pazarlığında devletin ihalelerini alan Kürd şahsiyetlerinin Ankara’daki siyasal varlığı sadece Türk milli politikası hanesine yazılacak kıymeti harbiyeye sahiptir.

Kürd sorunu Mit Müsteşarlarıyla konuşulmayacak ağırlıktadır. Kürd ulusal sorunları devrimsel bir deprem gerektiriyor. Mevcut gürültüler devrimsel değildir. Türkiye’nin 1923 yılından beri uygulanamayan demokratik hukuk devletine geçiş sancılarıdır ki, Kürdlere sadece alkış tutmak düşmüş, bıjî bıjî düşmüştür diyebiliriz.

Siyasal ajitasyonların, umut yolcularının gözlerini boyamaktan başka bir amaç taşımadığı bilinmelidir.

Kürd toplumu nasıl işgalci ve talancı Arapların ümmeti olup Kürd ulusal değerlerinden kopup uzaklaştıysa, Kemalizm dinine biat etmekle Ankara ümmeti oluşurken Kürdlerin ulusal değerlerinden uzak kalması da vuku  bulduğu görüldü.

Bu denli kendinden uzaklaşan Kürd toplumunun sanıldığı gibi bölge karanlık yaşamına karşı gelecekte dünya için bir umut olabilir mi?  Arapların peşine  koşuşturulan toplumun Türkiyelilik politikasıyla Kemalizm dininin peşine düşmesi ayağa düşürülmüşlüğün devamından başka bir şey değildir. Yani şimdilik değişen bir şey yok.

Aslında yaşamın her alanlarında kullanılmak ile ilgili konu üzerinde yoğunlaşmalı. Sadece siyasiler kullanılmıyor. Yaşamın her alanında kullanılmak mevcuttur ve sonuçları çok derin acılara neden oluyor. Hatta öyle kullanılma biçimleri var ki yüzyıllarca o kullanılmanın yarattığı tahribatlardan kurtulmak mümkün olamıyor.

Kürdlerin Araplar tarafından ve Osmanlılar tarafından kullanılmasının neden olduğu yabancılaşma ile bir çok değerin erozyona uğradığını görmekteyiz. Günümüzde Kürd siyasetinde Osmanlı oyunlarının sahnelenmesi bu alanda yozlaşma ile ilgilidir.

Osmanlı padişahları tahtlarını korumak adına bebek çağındaki evlatlarını bile öldürdüler. Kürd siyasetinde infazların adresini bu soysuzlaşmada arayıp bulamazsak daha çok acılar yaşanır. Kullanılmanın sonucunda ulusal erdemlerin tahrip edilmesinde Mezopotamyalı halkları içinde daha ziyade Kürdler gelir.

Artık Kürd bile diyemeyeceğimiz mürteci unsurlar, kendilerini gizlemek için Kemalist yaşam biçimini veya Arap köleci toplum gelenekleri Kürd kültürü hanesinde gösterebilecek kadar ileri gittiler.

Geleneksel İslam karanlık yaşamının siyasal karakteri çağımızın değerlerine karşı insanın insan üzerinde tahakküm güdüsünün şiddetle kendini dayatması olduğu bilinmelidir. Bu durum komediden trajediye döndü. Geleneksel tekçi sistemi topluma dayatan bağnaz yaklaşımların ısrarla sürdürülmeye çalışmanın alt yapısının toplumda mevcut olmakla beraber çağdaş güçlerin caydırıcılığı karşısında geri adım atmakla beraber takkiye eğilimi de gözden kaçmamaktadır. TC’ye hizmet etmekte kusur etmemek için çeşitli rollere girildiği de görülmektedir.

Kardeşlikse kardeşlik, barışsa barış. Ne gerek var 1400 yıl geri gitmeye? Bu geri ucubeliği çağa dayatmanın birilerine faydası olabilir ama insanlığın kaybetmesine neden oluyorsa yalanlarla ayakta tutmanın bir yararı olmayacaktır.

TC Başbakanı Recep de çok atıyor. Biz “atma Recep atma din kardeşiyiz” diyoruz ama Hacı Recep Tayyip anlamak istemedi ve kendi sonunu hazırlıyor şimdi. Kendi çıkarları için tekçi faşist sistemi dayatmanın, yasakçılığın ne olduğunu bilen ve acısını çeken Kürdler, gayrimeşru yoldan elde ettikleri paralarını ayakkabı kutularında, çuvallarda tasarruf edebilecek kadar geri yaklaşım içinde olanların faşist dayatmasını da bilirler.

 

Yorum bırakın