kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

AVCI VURUCU ZALİM TAZI TUTUCU TUTSAK

Posted by kaniyasor 20 Mayıs 2014

Kani Yado – 20.05.2014: Türkiye’de “barış ve çözüm” safsatasını doğru aaa-kaniyado.2okumak gerekiyor. Siyasetin de bir dili vardır. Türkiye Kürdleri Türkiyelilik  politikasıyla Türkleştirmeyi 40 yıldır Kürdlere uygulatıyor. Geçmişte Kürdlerle ilgili derin politikanın stratejisini Türk Silahlı Kuvvetleri Genel Kurmayı’nın stratejisyenleri belirliyordu.

Genel Kurmay’ın çıkarılan yeni yasalarla kışlaya çekildikten sonra aynı görevi MİT Müsteşarlığı üstlenmiştir. MİT Müsteşarının son zamanlarda  gerçekleştirdiği görüşmelerle Kürdler için öngörülen TSK politikasına devam edilmektedir. Asimilasyonla Kürdlerin ulusal değerlerinden uzaklaştırılması için öngörülen askeri veya sivil stratejiler arasında Kürdler açısından fark yoktur.

Ne zaman ki ilkokuldan üniversiteye kadar Kürdlerin kendi dilleriyle kendi okullarında eğitim gündeme gelirse ve bu konuda çözümler konuşulursa biz bileceğiz ki Kürdler barış ve çözüm konusunda ciddiye alınıyor ve Kürdler tek irade yerine toplum olarak muhatap kabul ediliyor. İşbirlikçilikle bu başarı mümkün değildir!

Sivil siyasetin öne alınmasıyla savaş rantlarından  yararlanan belli sayıda bireylerin ekonomik yararları olmasıyla beraber sivil siyaset bu unsurlarla vardığı mutabakattan sonra yeni rantlara kavuşturulduklarını hesap edememek büyük saflıktır diye düşünüyoruz.

Biz bu iddiaları mesnetsiz ileri sürmüyoruz. Askeri vesayet dönemindeki savaş koşullarında sınır boylarındaki yasadışı ticaret savaş sektörünün tekelinde olduğu belgelerle sabittir.

Uyuşturucuyu askeri helikopterlerle taşıma suçlarından dolayı mahkemeye intikal edip ceza alan subay, köy korucuları ve itirafçılar vardır. Savaş sektörünün yarattığı bu ekonomik kaynak sivilleşmeyle beraber el mi değiştirdi yoksa bu yasadışı ticarete son mu verildi hepimiz birlikte göreceğiz.

Siyasette bireysel ekonomik çıkarlar öne çıktığında, orada karşıtlıktan değil, işbirliğinden bahsetmek mümkündür. Bugün siyaseti açıktan Türkiyelilik politikasıyla Kürdlerin ulusal değerlerini  pazara çıkaran siyasal strateji için olumlu konuşmak mümkün değildir.

Bu derin politikalarla da yetinmediler; Kürdleri Kürdlere kırdırmak için Kürdistan’ın dört parçalarını birbirine karşı kışkırtmak için ellerinden ne geliyorsa kendi tazılarına/yazarlarına yaptırıyorlar.

Basında tahrik edici yazılar tazılar tarafından kaleme alınıyor. Avcı zalim, tazı tazıdır. Kürd toplumu bu zalim avcı ve onun Kürd tazılarına nasıl bir reaksiyon gösterebileceği malum değildir.

Barış sorunu konuşulurken savaşın ne olduğunu bilmek gerekiyor. Keyfi olsun diye çıkan savaşlar yoktur dünyada. Ya ciddi bir hak gaspı, ya da denge sorunundan dolayı bir ayar gereksiniminden doğan bir sebebe dayalıdır.

Ne sebeple olursa olsun savaşların ganimetleri ve ganimetlerin kırıntıları vardır. Ortadoğu ve Yakındoğu gibi düşürülmüş İslam coğrafyalarında daha çok önde gelen aileler bu kırıntıları paylaşırlar.  Geçmişten günümüze kadar savaş rantçıları belli çıkarlar için savaştırır, iradi köleler ise  mistik ikna tuzaklarıyla savaşırlar.

Barış kolay atılan sloganlar gibi basit bir sorun değildir. Savaşın sebeplerine dayalı olan barış konusu, savaşın derin sebeplerinin güçleştirdiği süreçte daha da güçleşir. Kurdistan’da kırk yıllık bir birikimin zorluğu katmerleşip günümüze gelip dayandı. Savaş rantlarının ve buna bağlı kırıntıların hesabını kimse yapabiliyor mu? Biz buna barış ve çözüm diyemeyiz, çünkü tek taraflıdır.

Kürdlerin tarafı görüşmelerde yok, sadece TC’nin Kürd misyonerlerle konuşuluyor.  Kürd siyasileri sonunda Kürd toplumuna nasıl cevap verecekler? Eninde sonunda Kürd ulusal değerlerinin onlar tarafından  pazarlandığı ortaya çıkacaktır.

Kurd sorununu otuz yıla yayarak yozlaştırıp dünya kamuoyunun karşısına çıkaran savaş dinamikleri aynı zamanda bunu organize ederek ekonomik piyasasını da meydana getirdiler. Kurd taleplerinin dünya demokratik standartlarının dışında, savaşın rant  sektörüne havale edilirken savaşa güdümlenen milyonları da meydana getirdi. Düşük yoğunluklu savaşı Türkiye’nin niyetlerine göre  organize etmenin de bir bedeli olacaktır. Türkiye bu yolla elde ettiği avantajlarla bir kaç on kişiyi ödüllendirebilir ama milyonların yaşamsal kayıpları toplum tarafından unutulacak cinsten değildir.

Düşük yoğunluklu ve danışıklı savaşın on yıllarca devam etmesi esnasında Kürd toplumu içinde en belirgin TC kurumlaşması köy koruculuğu bilinmekle beraber, siyasetin devlet koruyuculuğu hiç de masum bir durumu yoktur. Ne demek Türkiyelilik politikası! Köy korucu ordusu dışında savaşa entegre olmuş insan sayısı korkunç boyuttadır.

Son zamanlarda tepkisizlikten yararlanan devlet koruyucular durumundaki Kürd siyasileri, Kürdlerin partilerini bile çekinmeden Türkiyelilik politikası üzerinden TC’nin hizmetine alabiliyorlar. Bunu  sivil demokratik bir tavır olarak kimseye yutturamazlar, çünkü, TC’nin sivilleşmesi Kürdler için bir mana ifade etmez. Sömürgecinin militarist olması veya sivil demokratik sistem olması sömürgelerin ilhakını ortadan kaldırmıyor.

 

 

 

Yorum bırakın