EZBERLER DEĞERLERİ HEDER EDERLER

Kani Yado – 04.06.2014: Çöl barbarları Mezopotamya, Anadolu ve Mısır’ı işgal ve talan ettikten sonra karanlığa giren tüm yakın coğrafyalarda insan iradesi insanı terk edip insanı robota çevirdi. Tek Tanrı-Kral/Nebi/ Lider iradesi ve din siyaseti ile meşrulaştırmak istedikleri talanlarla, Allah’ın adına söyledikleri yalanlarla ve hurafelerle değerleri heder ettiler, fakat insanlığı hala bitiremediler!

Bu koşullarda, toplumsal irade şirklere kurban edilerek insanlar taşlaşınca Ayetullahlara, aptallara, Aptullahlara, Aptulşaban ve Aptulreceplere, Ataput diktatörlere  secdede durabilecek değersizliklere  düştüler.

İşte Türkiye’de ve Kürdistan’da, Mezopotamya ve Anadolu’da ezberlerin nasıl değerleri heder edince insanlığın değer kaybetmesinin kısa öyküsü budur.

Kürdler bunun bedelini devletleşememekle ödediler.

TC’nin derin mimarlarının önümüze koyduğu ada tescilli Türkiyelilik politikası ve bu politikanın ürünü olan derin planlarla Kürdleri İslam’i tarzda cin çarpmasına ve asimilasyonla yok olmaya razı etmeyi amaçlıyorlar.

Kürdler, aldatma mimarına “baş üstüne efendim, biz hatırınız için yok olacağız” mı diyecekler?

İşte bu mümkün değildir. 40 milyonun üzerinde nüfusu olan Kürdlerin kendi topraklarında mayalanmış insanlığını yok etmek, onları asimile edip değerlerini heder etmek mümkün değildir.

1972 yılından beri TC derin misyonerliğinin Türkiyelilik politikasının XYZ planlarıyla günümüze kadar binlerce yılda mayalanan Kürd değerleri büyük yaralar aldı. Türk-islam resmi ideolojisinin hortlaklar mezarlığı/TC usulü sol versiyon  marifetiyle liderseverlik bataklığına saplandılar.

TC’nin  kalıplarında üretilen siyasal misyonerler Kürdlerin kendi hümanizm hamurundan mayaladıkları insanlığını yok edemeyeceklerdir.  Aksine TC yok olma telaşı içindedir. Kürt toplumu bunun farkına varamadı henüz!

Geçmişten günümüze kadar “made in TC”  ezber halkaları üst üste geliyor! Siyasi abiler de TC’nin  siyasal mimarlık ürünü olan “Türkiyelilik” üzerinden devlet koruyucusu olduktan  sonra Kürdler bir belirsizliğe sürüklendi.

Süreç tam kıvamında devam ederken Roboski Jandarma Karakolu Sınır Ticareti Anonim Şirketi için işçi olarak çalışan köy korucularının sınır ticareti yapan çocukları devletin savaş uçakları tarafından bombalandılar!

Başbakan Abd-ul Tayyip bir türlü verdiği saldırı emrinin gerekçesini açıklayamadı ama Kürd ezbercilerinin diline yeni bir kelime ezber olarak geçerken ezberlerin arşivi zenginleşti.

Bu süreçte, köy korucularıyla Misak-i Millici Kürdlerin Türkiyelilik devlet koruculuğu  aynılaşma sonucu olarak sahiplenme bir ezbere dönüştü.

Bazıları bu “Roboski” kelimesinin bir köy olduğunu bile bilmiyorlardı. Bir ezberdi işte! Bu ezber tanrısal bir ezberdi! AKP iktidarı Arap cehenneminin kara ve karanlığında, cehennem kazanlarında  kaynadıkça pişiyor, piştikçe kaynıyordu ezberlerde.Ezberler  katledilen çocukların ana yüreği acısı değildi, siyaset damgalı TC malı ezberlerdi. Ya Rabbim bu ne ezber, bu ne sevda, bu ne ezberci kardeşlik, bu ne ezberdir ki herkes her tarafına Roboski yazdı!

Bizim mahallenin çocukları eskiden kollarına, şapkalarına Che Guevara resmini yaparlardı, ama hiç biri Che Guevara olmadı, Che’nin baş belaları oldular!  Şimdi Che modası gitti, Roboski geldi, yarın Roboski gidecek Soma gelecek hazır olun! Bu ezberler başka ezberler! Bu ezberler tanrısal merdivenlerden, Tanrı-liderden Allah deyu deyu gelmişler!

Hele bir Gezi ezberi vardı ki, onun duası Silivri Cezaevide/Tımarhanesinde yapılmıştı, ki, Kemalizm dininin solcu oduncu, sağcı yağcı, kerlerin başbelası kerbela belasının en belalıları olan Alici müminlerini sokağa dökmüştü!

Bir gün bu ezberlerin hızıyla dayanamayıp Soma’ya giderseniz sakın Kürd olduğunuzu söylemeyin, linç olabilirsiniz! Nolur nolmaz, orada Türk olmayanlar linç olmaya mustahak görülür, kendinizi sağlama alın!

Türkiyelilik  politikası mimarı MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın derin cemaatinin garantisi işe yaramıyor sokakta. Türklüğe hizmete amade olmuş ada tavşanlarından farksız duruma düşmüş, bazı Kürdler için can yeleği olmuş, Türkofon Kürdler artık bölücülüğe girmez, teröristliğe girmez ama nolur nolmaz!

Şimdi her kes  Soma ile yatıyor Soma ile kalkıyor! Ehli Kemal ve Ehli Beytin verdiği gaz işin içine karışınca maden gazının Somalı işçilerin yaşamını, kaderlerini  kömür karası gibi karartılmasının verdiği acılar, ana yüreği acıları unutulup Arapların Mekke intikam yeminlerine saplanıp dururken statükocu  Kemalist faşistler  ellerini ovuşturup iktidar olma rüyalarını görmeye başladılar bile.

Aleviler kendi mağduriyetlerini dile getirirken, dünya insanlığını mağdur eden faşizmin Kemalist versiyonunu  görmezden geliyorlar. Hatta Aleviliğin İslam öncesi bir inançtan geldiğini unutup yeni versiyon ezberlerin içine gömüldüler.

Hala Silivri mahkumlarını umut olarak gören garnizon altı bazı sinsi yaratıklar insanın acılarını, kederlerini kendi faşist iktidar  hırsları için kullanmaktan geri durmuyorlar.

Arap ümmetçi faşizminin Sünni gericiliğine karşı yine Arap ümmet faşizminin Alici zülfikarcı keskin Şii faşizmiyle karşı koymak hangi mantığın ürünü olabilir?

Biz ise gerici  Arap/Türk ümmetçi faşist tahriklere karşı seyirci mi kalacağız?

Bu gerici karşıt karanlık kardeşlerin dışında Türkiye’de ve Kürdistan’da kimse yok mu? Buralarda Arap-Mekke putperest ve TC ataputperest resmi  karanlığının karasından başka renklere rastlamak mümkün değil mi?

Biz hala  kimseyi aptallıkla suçlamadık ama dünya insanlığı tüm İslam Sünnî, Selefî ve Şii ve diğer Alici cemaatul Müslimi aptal görüyor.

Yüzyıllarca yeniçeri sisteminin kazan kaldırma geleneği Kemalist solaklıkla  süreklileşirken, yüzyıllarca şeriatın cehennem  katran kazanlarının fokur fokur kaynadığı Osmanlı şeriat düzeninde ortaya çıkan toplumsal ürünlerin kalite kontrolünü yapmak bizim işimiz değildir elbette.

Bu karanlık mezarlığın devamını yaşayan her milletin yüzü Arap cehennemi karasından nasibini alırken, dünya insanlığı müdahil olmak zorunda olduğunu iddia edersek yanlış mı düşünmüş oluruz?

Hey yavrum hey! Hortlaklar mezarlığına bakın! Solu, sağı, dini, imanı hepsi karanlık!