kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

ÇÖL BARBARLARI MÜFTERİDİRLER

Posted by kaniyasor 25 Kasım 2014

Kani Yado – 25.11.2014:

Yerlerin ve göklerin sahibi Rabbimiz hiç bir koşulda kendi nurundan yarattığı insanların öldürülmesini rojbasdede-e1413219006683emretmez. İnsanları köleleştiren, köleleri kendi ihtirasları için savaştıran, savaşlardan ve talanlardan rant elde eden müfteriler, Rabbimiz adına söyledikleri yalanlarla kendi barbarlıklarını ve talanlarını meşrulaştırmayı amaçlamaktadırlar.

İslam coğrafyasında hortlayan terörün her gün kadın tecavüzleri, kadını cariyeleştirerek/köleleştirerek cariye pazarlarına sürmeler, insanların kafalarını gövdelerinden  ayırmalar rutin haberler durumuna geldi. Rabbimiz adına yapılan bu tür vahşetten daha çirkin olay olabilir mi?

İnsanoğlu nasıl bu hale geldi?

İnsan özgürlüğünü ve iradesini zalime kaptırdığında çok kolay uyutulur. Mecazi anlamda kullandığımız  “uyuma” kavramı tek başına günümüzde bir korkunç mezarlığa benzeyen Müslüman toplumların yaşamını anlatmaya yetiyor! Kim bu hale getirdi?

Biz insanları bu konuda kategorilere ayıldığımızda üç şekilde yaşam biçimleri ortaya çıkıyor:

1-Uyutanlar(aldatanlar)

2-Uyuyanlar(aldananlar)

3-Uyandıranlar(inkılapçılar)

Her insan geçmişte ve günümüzde bu üç biçimden bir ögedir.

Gerçekten Hz. Hatice çöl barbarlarının talan yapmaları, kadınlara tecavüz etmeleri, ganimet saymaları için mi servetini bu uğurda kullandı? Hz. Hatice gibi muhterem bir kadın bunu düşünebilir mi?

Biz daha evvel “aldananlar ve aldatanlar” konusunda da vahşet toplumlarını anlatmıştık. Doğal ortamda canavarların kendine özgü yaşam ve savaş kuralları vardır.

IŞİD gibi şeriatçı selefi zihniyet taşıyan barbarlar kendine benzemeyen insanlara karşı davranış biçimleri canavarcadır.  Hatta canavarların cinayet tarzından  daha korkunçtur.

Çöl vahşet inançlarının savaş koşullarında insanların canavarlığı daha korkunç duruma gelerek kadınlara tecavüzü İslamî hak olarak kabul edecek kadar çirkinleşiyor. Kimse “bu ne biçim İslam’dır?” diye sorgulamıyor!

Hiç bir din kadınlara tecavüz etmek, talan etmek, insanların kafasını gövdesinden ayırmak için ilan edilmediğine göre, talanı, ganimeti, kadını ganimet olarak esir almayı kim kutsal metinlerin alasına soktu? Bu konuda kimse gelenekleri ve inançları sorgulayabiliyor mu?

İnanlar için hazırlanan inançsal tuzakların sonucunda erkeklerin zaafları bir trajediye dönüşebiliyor! Erkeklerde bilinçaltında gizli kalan tecavüz eğilimi IŞİD’e katılımı teşvik ediyor.

IŞİD’de katılan her yobaz incelendiğinde bu sonuca varılır. Cariye müessesesi dediğimiz kadın köle üzerinde tasarrufu tanrısal hak olarak kanıksayan rezil çöl kültüründe kölelerin din istismarcıları tarafından savaştırılmak için nasıl kullanıldıklarını göstermektedir.

Bireyin canavarlığı kendi özgürlük sınırları içinde kalsa diğer insanlara zarar vermez. İnsanlar erkek vahşet politikası biçiminde din ve siyasetle doping alıyor. Böylece kendi doğal canavarlık güdüsü hayvan vahşetinin   sınırlarını aşarak katliamcı oluyor!

Şiddeti esas alan kapalı toplumlarda düşünce geliştikçe daha fazla araçlara sahip olarak büyük tahribat yaratıyor. Bizim masum sandığımız sıradan  insanlar katil misyonlardan, kılıçların adaletinden bahsederlerken kendilerinden geçiyorlar!

Bu ne biçim kutsallık? Caniliğin kutsallığı olur mu?

Rabbimizin yaradılış  ruhuna ters bir eylem olan öldürme fiili Rabbimizin emri şeklinde gösteren çöl zalimleri çöl sıcaklığı denen cehennemde yaşadılar. Normal yaşam alanlarını cehenneme çevirme alışkanlığı bu cehennem yaşamıdır.

Biz bu çöl vahşet masallarını dinleyerek büyüdük. Şiddete kodlanmış beynin hem sol yanı, hem de sağ yanı şiddet üretiyor!

İnsanın, canlının etini çatal ve bıçakla yemesi yamyam olmadığı anlamına gelmiyor. İnsanlaşmak bu anlamda  canavarlaşmakla eş anlamlıdır. İnsanlaşmakla hümanizmin güler yüzünü görüyoruz ama insanın şiddetten vazgeçeceği anlamına gelmiyor.

Bana öyle geliyor ki, insanın  tekamül etmesi şiddetin sadece en komik durumundan kurtulmasıyla sonuçlanır.

Sırtında güzel bir dünya taşıyan uğur böceği de canlıyı tüketerek yaşıyor ve tükeniyor, fakat talan ve tecavüze gerek duymadan yaşamın kurallarında kalıyor.

Din istismarcıları  Kur’an’da Muhammed Suresinin 4. Ayetine dayanarak Rabbimizin kendi nurundan yarattığı insanları katlediyorlar:

Muhammed Suresi’nin  4.Ayeti şöyledir:

فَاِذَا لَق۪يتُمُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا فَضَرْبَ الرِّقَابِۜ حَتّٰٓى اِذَٓا اَثْخَنْتُمُوهُمْ فَشُدُّوا الْوَثَاقَۙ فَاِمَّا مَناًّ بَعْدُ وَاِمَّا فِدَٓاءً حَتّٰى تَضَعَ الْحَرْبُ اَوْزَارَهَاۚۛ ذٰلِكَۜۛ وَلَوْ يَشَٓاءُ اللّٰهُ لَانْتَصَرَ مِنْهُمْۙ وَلٰكِنْ لِيَبْلُوَ۬ا بَعْضَكُمْ بِبَعْضٍۜ وَالَّذ۪ينَ قُتِلُوا ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ فَلَنْ يُضِلَّ اَعْمَالَهُمْ ﴿٤﴾

Meali:

inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onları çökertip etkisiz hale getirdiğinizde bağı sıkı bağlayın. Artık bundan sonra ya karşılıksız ya da fidye karşılığı salıverin. Savaş sona erinceye kadar hüküm budur. Eğer Allah dileseydi onlardan öç alırdı. Fakat sizi birbirinizle denemek için böyle yapıyor. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların amellerini asla boşa çıkarmayacaktır.”

Biz insanlık düşmanlarının İslam İnkılabını bu hale getirdiklerine dair iddialara sahibiz. Çünkü Rabbimiz kendi nurundan yarattığı insanları hiç bir koşulda öldürmeyi önermez. İddiamızın doğruluğu hakkında bir çok kanıtlar vardır.

Yorum bırakın