kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

DEMOKRATİK KAZIK PARADİGMASI

Posted by kaniyasor 17 Mayıs 2015

Kani Yado – 17.05.2015:rojbasdede-e1413219006683

Seçime az süre kala gerginlikler, coşkular artıyor! Her kes kendi  efendisini onurlandırmak için gerekirse hayatını ortaya koyuyor.  Köle-efendi ilişkisi geriliğin  tescilinde  epey malzeme sunuyor.

Futbol karşılaşmaları heyecanı gibi bir kuru tutku!  TC meclisinde Türkiye’ye bağlılık yeminlerinin işkence derecesindeki rezaleti de aynı heyecanı veriyor.

Rabbimiz Kürd ulusal erdemlere sahip  hiç bir Kürde TBMM’inde Türkiyelilik veya Türklük yemini etmeyi nasip etmesin!

Sanki tarih tekerrür ediyor. Roma köleleri de efendilerinin ihtişamlı gösterilerini coşkulu alkışlarlardı, hatta efendilerinin önünde ölüm sporları yapılarak efendilerinin kanlı eğilimlerini bilerlerdi.

Diktatörlere zülum gücü, toplumun iradesini devlet güçlerinin desteğinde gasp eden liderlere tahakküm gücü, ukalalık gücü takviyesinde kölelerin efendilerine doping yapması geleneği hala sürüyor.

Dünden bu güne bilimde, teknolojide çok şey değişti ama mensup olduğumuz coğrafyada zihniyette çok şey değişmedi.

Tam tersine geriye gidişatın en bariz biçimiyle karşı karşıyayız.

Kitle dün padişahların kapı kullarıydı, bu gün siyasi liderlerin ve onun kurumlarının kapı kullarıdırlar.

Şimdi 21. Yüzyıla geldik, bu İslam mezarlığında değişen bir şey var mı?

Türkiye’de ne değişti de demokratik çözümlerden bahsediliyor?

Türkiye’de değişen bir şey yok. Türkiyeliler Avrupalılaşmadılar, Avrupa’yı kendilerine benzetme eğilimdedirler.

Hala köleci toplum ve zihniyetinden kurtulamayan köylü firarilerinin reaksiyonları devrimsel değildir. Cumhuriyete karşı isyan eden şeriatçı güçlerin reaksiyonu hala hafızalardan silinmediğine göre şimdiki reaksiyonlar anlam vermek kolaylaşıyor.

Özgürlükçü/liberal yaşam çağımızın demokratik uygarlık sisteminin temelini oluşturuyor.

Türkiye’de sol ve dinci güçler köleci toplumun ideolojik ve siyasal biçimlerini aşmamışlardır. Bu oluşum sermaye ile emek çelişkisinden doğmamıştır. Çağdaşlığa karşı reaksiyon olarak gelişmiştir.

Kürdler, talancıların meclisine girmek için seçim yarışına girmesi TC’nin Kürdlere karşı işlediği suçlara iştirak etmektir. Çünkü TC dağılmakla karşı karşıya olduğu her seferinde bir gerekçe ile Kürdleri bu lanetlik işgal rejimini dağılmaktan kurtarıyor.

TC Kürdlere seçim heyecanı pompaladığı için bu gerçekleri doğru dürüst ele alamıyoruz ve yazamıyoruz. Kürd siyasi holiganlar sadece birilerinin verdiği gaz ile siyasal dinamizmine doping yaptırıyor.

Biz Kürdler olarak oy verirken, bu talancı sistemin demokratik meşruiyetini tasdik ediyor, TC’nin işlediği suçlara ortak olmayı taahhüt etme durumuna düşüyoruz. Belki ileride bunun farkına varacağız.

Sanırım seçimden sonraki süreçte bunu yeniden ele alıp tartışacağız. TC’nin Kürd siyasal çalışanları Kürdlere seçim heyecanını pompalarken siyasi holiganların gürültüsünden dolayı bu açıdan Kürd kamuoyu tartışmadı.

Bu seçim Kürdlerin güç takviyesiyle, Kemalist sistem canlı olarak gündemde kalabiliyor.

Kürdlerin TC’nin lehine yönlendirilmesi ahlaki değildir. Hele bu yönlendirmede Kürdlerin kullanılması daha çirkindir.

Derin güçlerin bireyleri, örgütleri ve toplumları kendi çıkarları için yönlendirmek, cinayetlerin ve soykırımların en acı biçimidir. Çünkü bu yöntemle milyonlar asimile edilerek dolaylı soykırıma tabi tutuluyor!

TC’nin Kuzey Kürdistan’da yaşayan Kürd toplumuna demokratik siyaset tuzağıyla Kürd kültürüne, Kürd diline adım adım uyguladığı cinayet ve soykırım tarzını başka ne şekilde izah edebiliriz?

TC Kürdleri büyük bir  hile ustalığıyla yönlendiriyor. Bu durum Türkiye’nin siyasal gidişatına yararlıdır ama Kürdlerin mağduriyetine neden olacak.

Ayrıca,  bu şekilde biçimlenen Kürdlerden verimli insan ilişkileri beklemek  mümkün olmaz. MİT’in talimatlarıyla Kürd kardeşlerine tavır takınan bu zavallılardan ne kötülükler beklenmez ki?

Toplumda sorgulayıp düşünen insanların yerini, ezberlerle yetinen bireyde olması gereken tüm erdemlerden yoksun emir kulları alacaktır. Coğrafyamızda sorgulayan insan sayısı az olduğu için, insanlar hazır şablonlarla varlığını devam ettiriyor. Bu yüzden geri toplumlar sorunlarına çözüm olamıyorlar.

Bu durumda kurtuluşu, sorunların çözümünü birilerinden bekliyorlar. Beklenti içinde olmak insanın akli melekelerini felç eder, özgür düşünemez.

Yaşadığımız coğrafyada insan nasıl hiçleştirildi?

Her toplumun  özelliğine göre ortaya çıkan sınıfların ilişkileri ve çelişkileri belirleyicidir. Tüm geriliklerin tarihi nedenleri vardır. Geçmişte köle-efendi ilişkileri üzerinde politika biçimlendi. Egemen güç, ya Tanrı sıfatıyla veya Rabbimiz adına yalanlar uydurarak tanrı elçilik müesseseleri üzerinden insanların iradesi ellerinden alınınca birey kendini bir hiç olarak görmeye başladı.

Köle sahipleri ise kendilerini egemen güç gördükleri için köleler için tabu olup köleleri kendi efendilerine karşı secdede kalmaya zorunlu kıldılar. Siyasal önderlik denen lanetlik tabulaşmanın dayandığı mantığın tarihi nedeni budur.

Böylece bir başbakan, Tayyip Erdoğan örneğinde görüldüğü gibi  Türkiye’nin tamamını soyup soğana çevrirse dahi tabu olarak kalma şansına sahiptir. Kürd önderlikleri de kimin hesabına çalışırlarsa çalışsınlar iradesizleştirilmiş unsurlar tarafından tabu olarak kalıcı olurlar.

TC’nin gönüllü siyasal beslemeleri dediğimiz bazı Kürdler Kürd ulusal güçlerinin yetersizliklerinin beklentileri içinde olup,  TC psikolojik savaş yöntemleriyle Kürd ulusal dinamiklerini aşağılama, değersizleştirme, zayıf gösterme çabalarının içinde bulunmaktadırlar.

Kemalist sistemi meşrulaştırma faaliyetleri içinde TC’nin demokratik gelişimini Kürdler için demokratik kazanım olarak Kürd siyasetine sokuşturmaya çalışan TC hizmetkarlarının ne yapmak istediğini görmemek için kör olmak lazımdır.

HDP 400 milletvekili çıkarsa Kürdlere hiç bir yararı olmaz, olsa olsa Kürdleri TC’ye uysal köle yapar!

Dünya TC’nin rezilliğinden kurtulmaya çalışırken, Kürdlerin TC’ye meşruiyet kazandırmaya çalışması erdemli bir siyasal davranış mı?

Yorum bırakın