kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

Devlet ve Cemiyet

Posted by kaniyasor 13 Eylül 2015

Kani Yado:rojbasdede-e1413219006683

Devlet ve toplum birebiriyle ters orantılıdır. Devlet güçlü ise toplum zayıftır, toplum cüce ise devlet devdir. Devlet ulu ise toplum ölüdür. Tekamül etmede geciken coğrafyamızın içtimaî yaşamında tecelli eden bu talihsizliğe karşı alınacak tedbirlerde  demokratik medeniyet çok yorulacaktır.

Geleneksel güçlü liderlikler, güçlü despotluklar, güçlü iktidarlar güçlü devlet olmak içindir. Güçlü devlet güçsüz toplum hakimiyetsizliği demektir. Bu durum toplumun iradesizleştirilmesinde ortaya çıkar. Demokratik yaşamı tanımayan geri toplumlar, diktatörlerin “güçlü devlet-zayıf toplum” tezahürünün kendilerinin esaretiyle ilgili olabileceğini çözemiyorlar.

Anadolu’nun uğradığı barbar istilalarından dolayı yüzyıllarca şeriat karanlığında yaşayarak uğradığı talihsizlikle hürriyet talebi yerine güçlü devlet oluşturma yanılgısında siyasallaştığı için düşürülmüş toplumsal biçimsizliğe asla  şaşırmamak gerekiyor.

Bu denli iradesizleştirilen toplumlar kendi katillerine sevdalanırlar.

Türkiye’deki partilerin sempatizanları eğer partilerini güçlü görmek istiyorlarsa, güçlü bir devlet yaratmak içindir. Eğer liderlerini güçlü görmek istiyorlarsa, kendi yarattığı şirklere esir düşmek içindir. “Köleler özgürlükten korkarlar” deyimi bu talihsiz durumdan dolayı söylenmiştir.

Bu güne kadar toplumların yarattığı şirklere insanlar secde etmedi mi? İnsan nasıl esarete sevdalanır? Tanrılar adına savrulan yalanlar insanların kafalarında korkuluklar biçimde  hakimiyet kurmuşlardır.

Maalesef köleci toplum sisteminden süregelen bu siyasal yaşam geleneği bu şekilde olmuştur. İlk bakışta insanların kendi katiline sevdalanması düşünen canlı olan insanlığa ters gibi görünse de, doğru tahlil edildiği zaman bu sonuca varılıyor.

O zaman insan esarete nasıl ihtiyaç duyar?

Bu konu maneviyatla ilgilidir. İnsanın ruh halini çözdüğünüz zaman insanın esarete ne kadar eğilimli olduğu ortaya çıkıyor. Aslında bu konu hiç kimse için bilinmez değildir. Her taraf tapınaklar, bostan korkulukları gibi kendilerini Allahın askeri ilan eden din istismarcıları, dini otoriteler, Anitkabirler… Bunlar ne anlama geliyor biliyor musunuz?

Güçlü bir maneviyata sahip olmayan bir insan çok güçsüzdür. (Maneviyatı üfürücülerin anladığı anlamda söylemiyorum) Bunların kafaları küçük gövdeleri büyük olsa da, cengâverlikte şövalye olsalar da korkaktırlar. Maneviyatsız beden bir saman çuvalından farksızdır.

Maneviyatsızlık denen boşluğu, tanrılar yaratarak, şirkerler/tabular yaratarak, güçlü devlet , zalim lider yaratarak doldururlar. Bu boşluğu doldurmak, iradesi gasp edilmiş tutsaklar için kaçınılmaz bir gereksinim olarak ortaya çıkıyor.

Mantık olarak insan nasıl kendi katilini, kendi zalimini yaratır? Maalesef yaratıyor.

İnsanın iç dünyası çok gariptir. Yezit kılıcını karanlık ortamda sallarken, kimi kendi yüreğinde büyüttüğü korkulardan dolayı, Selanik Kalesi inşa eder! Tımarhanesiyle ünlenen Elaziz, zalimden daha zalim şirkler yaratmak ister!

Birey olarak özgürleşemeyen insan mutlaka yaratacağı bir tabuya sığınarak yaşama ihtiyacını hisseder. Özgür olmadığı için yaşam güvencesi yoktur. Onun her tarafı korkular, korkuluklar tarafından sarılmıştır. Tabular, kılıçlar, Zülfikarlar, despotlar, diktatörler, tanrı askerleri, Bektaşi Yeniçerileri, şövalyeler, güçlü lider olma hevesleri, bostan korkulukları diyebileceğimiz tüm bu güç vasıtaları zulüm ve istismar gücünün inşa harçlarıdırlar.

Bir insan aile içinde despot ise, aile içinde şiddeti esas alıyorsa, aile içinde otoriter ise toplumun belirleyici öğesi olan bir hücresinde devleti kendi evinde inşa etmiştir demektir. İşte bu maneviyatsız iskeletlerin oluşturduğu güç, devlet gücünü oluşturur.

Demokratik ülkelerde milliyetçiliği, askeri otoriteyi, ekonomik suiistimalleri, toplumun manevi varlığını güçlendirmek için devleti küçülttüler ve sadece bir bürokratik idareye indirgediler.

Özgür olamayan her insan maneviyatsız bir iskelettir. Devlet ve tahakkümcü liderlikler bu iskeletlerin yarattığı bir tahakküm mekanizmasıdır. Bir daha HİTLER’leri , SADDAM’ları, ŞAHLAR’ı ve ŞAH-I ŞAHANLAR’ı yaratmamak için özgür olalım!

Özgür insan özgür ÜLKE demektir. Siyasetle uğraşanlar efendimiz değil, hizmetçimizdirler, unutmayın! Unutursanız iradenizi gasp eder sizi köleleştirirler!

Yorum bırakın