kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

MÜSLÜMAN TÜRK TOPLUMUNUN VİCDAN YOKSULLUĞU

Posted by kaniyasor 16 Ocak 2017

k.y.Kani Yado – 16.01.2017

Devlet otoritesinin düdüğüyle siyasal duruş ile dünyanın dikkatini çeken gerici Türkiye toplumu yüz yıl batılılık taklidinde askeri düdükle batı uygarlığı talimi yaptı.

Temelinde barbarlığın asaletsizliği olduğu halde böyle bir denemeye girişmek ters tepti!

Türk toplumu taklidi bile başaramadı, şimdi bu zübüklüğüyle ün yapmış devşirme dinci ve kinci toplum Recep Tayyip’in oyuncağı durumuna düşerken zor durumlara düştü.

Çağdaş insan olmak, diktatörlerin kullarına göre değil, uygar duruşu olanların karakteridir.

TC devleti tarafından istendiği biçimde yönlendirilmiş toplum, TC’nin derin politikasıyla istenen siyasal kıvamda tutulmuştur.

Devletlerin ve dolayısıyla  liderlerin kapı kulları kendi liderlerinin önünde eğildikleri gibi, kendi düşmanlarının önünde eğilebilecek refleks ve esnekliği kazandılar.

Siyasi dinamikler, çağın gerisinde kalmış sistemin muhafazası için iktidar yarışına girmişlerdir.

Zalim devlet sistemini hedef olmaktan çıkarmak için iktidar partisi Ak Parti düşkünleri hedef  gösterilmiştir.

Bu durumuyla muhalefet iktidardan daha az zalim olamaz. Türkiye siyasetinde Kürdleri muhalif siyasal bir dinamik haline getiren siyasal çekim gücü TC’nin derin projesidir.

Çünkü Kürdlerin Türkiye demokrasisi sorunu değil, çözülmesi gereken ulusal sorunları vardır.

Kürd ulusunun, Kürdleri inkar eden Türkiye Cumhuriyeti demokrasisine işlerlik kazandırma görevi olamaz. Türkiye Cumhuriyeti devleti Kürd ulusu ile anayasal bir ortaklık üzerinde anlaşıp anayasasını yeniden ortaklık üzerinden düzenlemedikçe Kürdlerin Türkiyelilik siyaseti kendine ihanet etmekten başka bir anlama gelmez.

Kürdlerin mevcut siyasal ortamda muhalefet siyasetinde yer alması veya iktidar olmak için bir siyasal tercihi olamaz.

Kürdlerin, sömürgeci Türkiye’de demokrasi mücadelesi değil, özgürlük ve bağımsızlık talebi vardır.

Kürdler, Türkiye’nin siyasetiyle ilgilenerek demokratik iç dinamik olmasının sebebi,  TC’nin Kürd siyasetini yönlendirebilecek güce  ulaşmasının nedenlerine ulaşmasıyla izah edilebilir.

Kürd toplumu da diğer İslam toplumları gibi geleneksel yaşam ezberlerine sahiptir. Yaşam ezberi, zamanı geçmiş gelenektir.

Toplumlar nasıl bu hale geldiler?

Mezopotamyalı Kürdlerın 14 asır önce barbarlar tarafından ülkeleri talan edilince fiziken ve manen tutsak kaldılar.

İnsan iradesinin tabulara kaptırmada asırların acılarını deşmekten çekinmemeli artık. Avrupa, Rabbimiz adına söylenen Hıristiyan yalanları yüzünden kan gölüne dönmüştü. Şimdi yaşadığımız Müslüman coğrafyası  aynı akibete uğrayarak kan gölüne döndü.

Bir Luther yaratma ihtimal dahilinde kalsın, müttefiklerimizle birlikte karanlığa karşı kararlı duruşumuzu sergilemeliyiz…

Günümüzde Ak Parti olarak siyaset sahnesine çıkan din istismarına dayalı partinin kurulmasının geçmişine bakalım.

İslamcı bir partinin kurulması CHP merkezli devlet üstün aklının kararıyla oldu. Bizzat Deniz Baykal Recep Tayyip’in siyasal aktör olması için görev aldığını biliyoruz.

Günümüzde meydanlarda Türk Kemalist şovları iç politikada gülünç geldiği gibi, dünyaya çok komik görünüyor.

Dini politikaya alet ederek İslam aleminin sempatisini topladıktan sonra bölgede TC’nin hakimiyetini  kurmayı amaçlıyorlar.

Yeni Osmanlı kontra paramilitar örgütün kurulması toplumun şiddete dayalı desteğini alma düşüncesinden ortaya çıktı. Stratejik olarak TC’nin ilk hedefi Kürdleri etsizleştirmektir. Kürd engelini aşmadan bunu başaramazlar.

Sanki Erdoğan’ın Ak Parti iktidarından önce faşizm yokmuş ve her şey güllük gülistanlıkmış gibi anlayış ne kadar doğrudur?

Türkiye dün ne kadar faşist idiyse bu gün o kadar faşisttir. Faşizmin tekbirli olması ile olması arasında fark yoktur.

Zulüm zulümdür. Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş biçiminde bir korsan devlet olduğu tarihi bir gerçektir.

1913 yılında Osmanlı hükümetini darbe ile ele geçiren İttihat ve Terakki Hareketiyle start alan Türkiye’de faşizm Cumhuriyet ile birlikte kurumlaşmıştır.

Rant kapışmalarından dolayı Erdoğan’ın tekbirli faşist iktidarına karşı olanların ruh dünyalarını iyi anlamak gerekiyor.

Türkiye’de cumhuriyetin kuruluşundan din istismarcısı Erdoğan iktidarına kadar politik strateji Kürdleri yok saymak, imha etmek, ayakta kalmalarını engellemek üzerinde inşa edildi.

Şimdi geldiğimiz noktada Kürdlerin kaderini bağımsızlık ve özgürlükten yana belirlemesine karşı olan tüm siyasal anlayışlar ırkçıdır ve demokrat değildir. Kürdlerin sorunu ulusal sorundur ve bu sorunun çözülmesi dünya barışı için elzemdir.

Kürdlerin Türkiye muhalefiyle birlikte hareket etme istemleri ancak Ankara rantlarıyla ilgili olabilir.

Kürd ulusunun devletleşmesi sosyolojik bir zorunlu süreçtir. Birilerinin istememesi veya karşı çıkması bu gerçeği değiştiremez. Klan,aşiret ve millet şeklinde tekamül eden toplumlar dilleri, coğrafyaları, kültürleri, birlikte yaşam zorunluluğu ve dengeler onları devletleşmeye götürür. Bu bireysel bir tercih değildir, sosyolojik bir zorunluluk olarak kolektif iradenin tercihidir.

Yorum bırakın