kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

GEÇMİŞ BUGÜNDEN, BUGÜN GELECEKTEN GERİDİR

Posted by kaniyasor 4 Kasım 2014

Kani Yado – 04.11.2014

Biz, zaman zaman Türkiye’de solun gericileştiğini anlatırken dayandığımız bir diyalektik mantık vardır.rojbasdede-e1413219006683 Geçmiş bugünden, bugün gelecekten geridir. Bu gerçeğe göre, bugün geçmişten, yarın bugünden ileri olduğu ortaya çıkıyor.

İnsanların yaşamında gördüğümüz doğum ile hayata iştirak etmek, gelişmek ve eskiyip ölmek mukadder olduğu gibi siyasal, sosyal ve dinsel müesseseler de bunun gibi ortaya çıkarlar, gelişirler, eskiyip tarihe karışırlar.

Son zamanlarda Türk solunun  Kürdistan’ın devletleşmesi sürecine  bakışındaki geri  yaklaşımı solun sorgulanmasına neden oldu. Sol için, düne göre ilerici bugüne göre gerici dersek yanılıyor muyuz?

Gericilik, siyasal ve ideolojik anlamda çağın gerisinde düşünmek ve bu düşünceyi uygulamaktır. Biz dinleri eski siyasal biçimler  kapsamında ele aldığımız için aynı tanım dinler için de geçerlidir.

Dinlerin muhafazakarlığından kavram olarak veya siyasal olarak bahsettiğimiz zaman aslında gericiliğe vurgu yapıyoruz.

Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam dininin binlerce yıllık geriliği insanoğluna çok pahalıya mal oldu. Bu yüzden çağın insanı olarak geçmişe bakıp onu sorgulamak temel görevlerimizin başında gelir.

İnsan geçmişini sorgulamak için geriye bakıp kendi yüzüne tükürmeye gerek duymadan, geriliğin neden olduğu acıların arkasındaki insan ihtiraslarının dayandığı  egemen  sınıf tercihinin ne olduğunu doğru tahlil edebilmelidir.

Gelecek kuşakların lanetiyle karşı karşıya gelmemek, geleceğe doğru miras bırakmak için de bu sorgulamalar gereklidir.

Eskiye yapışıp kalmak olarak ifade edebileceğimiz muhafazakarlık ve gericilik kavramlarını sadece inançsal gerilik için kullanmıyoruz, aynı zamanda sol ve sağ siyasal sistemler için de kullanıyoruz.

Günümüzün koşullarını, çözüm gereksinimleri ve aciliyetleri göz önünde tuttuğumuzda 1960, 1970, 1980 ve 1990 yıllarının koşullarının siyasal şablonları günümüz koşullarına göre geridir.

Türkiye’nin siyasal dinamizmi 19. Yüzyıl ırkçı Kemalist siyasal anlayışına yapışıp kalırken Osmanlı bakiyesi olarak uyuyakalan  çöl barbarlığının erkek dini “küfür nizamı” olarak tanımladığı demokrasinin nimetlerini  kullanma kurnazlığını göstererek Kemalist sol gericiği tasfiye ederek yerine Arap çöl gericiliğini oturttu.

Mensup olduğumuz kuşak 1940 yıllarından 2010’lu yıllara kadar cereyan eden siyasal vakaların şahididir. Bu şahadet aynı zamanda günümüzün politikalarını doğru tahlil etmenin somut delillerine sahiptir.

TC, dün ezdiği muhalif sol hareketi bu gün Kürdistan devrimine karşı kullanabilecek duruma geldi. Sol halkların kendi kaderini belirleme hakkını Kürdlere unutturmak için “halkların kardeşliği” safsatasını sunuyor!

Siyasal arenada elde ettikleri becerileri basın/propaganda alanında Kürdistan devriminin karşıtında karşı-devrimin pratik çalışanları olabiliyor. Bu anlayışı Kürd basını içinde kurumlaştırarak Kürdleri kendi sorununa karşı olan duyarlılığı sabote etmekten geri kalmıyor.

1970 yıllarından 2000 yıllarına kadarki süreç 12 Eylül darbesini yapan Ergenekon dediğimiz Türk Gladyosu’nun Türkiye’yi yönlendirdiği süreçtir. Türkiye’de tüm siyasi hesaplar 1998 Ergenekon operasyonları sürecine kadar o zamanın denklemine göre yapılırdı.

O zamanı hatırlayanlar bilir ki, TSK düdüğü çalardı, tüm sağ ve sol figüranlar esas duruşa geçerdi! Türk sol siyasi abiler ve Kürd hareketlerindeki bağlantıları bu hesaptalar hala.

Bir düşünün ki, yarım yüzyıl sürecin gerisinde kalarak 21. Yüzyıla girdiğimizden haberleri yoktur! Çocukları susturmak için  şeker verir gibi Kürdlere akıl verip sömürgeci TC’ye tutsak kalmasını sağlamaya çalışıyorlar.

Bu ne biçim mantık?

Kürdlerin  kardeş olabilmesi için eşit koşullara sahip olması gerekiyor. Kürdistan devleti ilan edildikten sonra eşit koşullar ortaya çıkar. Bu durumda Kürdlere kardeş olmak isteyenleri kimse ret etmez.

Şimdi “halkların kardeşliği” sloganlarını atarak daha fazla komik duruma düşmenin kimseye bir yararı olmaz. Bu tür oyunlar çok bayatladı, artık aldatma gücünden yoksun bir duruma düştü.

Ulusları kullanmak için veya  özgürlük mücadelesini  rayından çıkarıp TC’nin leyine yönlendirmek için önümüze sürülen kardeşlik demagojilerinin günümüzde kıymetiharbiyesi yoktur.

21.Asırda tüm dünyanın demokratik uygarlık ölçülerinde ve insanlık değerlerinde ortaklaşma gerçeği vardır. Biz Kürdler, müstakbel Kurdistan devletinin vatandaşları olarak, Türkiye ile iyi komşuluk ilişkileriyle örnek ülkeler olarak aynı ittifakta yer alacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Kürdler ve Türkler bu yeni ortama şimdiden kendilerini hazırlamalıdırlar.

Yorum bırakın