kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

İşkenceci Paşaların Kelle-Paça-İşkembecisi

Posted by kaniyasor 23 Ocak 2015

Kani Yado – 23.01.2014:rojbasdede-e1413219006683

Sosyoloji konusu olarak esas aldığımız ‘toplum’ kavramı siyasette de temel kavramdır. Toplumlar bireylerden oluşur. Nasıl ki, birey başında beyin taşıyorsa ve bu beyin bireye ait organların sağlıklı çalışmasını sağlıyorsa toplumlar da aynı görevi yapan ‘aydın’ dediğimiz beyin kolektifine sahiptirler.

Toplumda aydınlar, yaşam yol güzergahında yürüyüşün sağlıklı geçmesi için beyin görevini yaparlar. Bu yüzden diktatörlükler ya direkt olarak ya da  kurdukları paravan para-militarist güçle aydınları imha ederler veya baskı altında tutup doğal rollerini oynamalarına engel olurlar.

Türkiye Cumhuriyeti devleti kendi bilirkişileri vasıtasıyla Kürd toplumunun okullaşma ile 1960 yıllarının ortalarından itibaren sosyal uyanış sürecine gireceklerini biliyordu ve Kürd özgürlük bilincinin sağlıklı gelişmemesi için toplumun beynini başından almanın siyasal yöntemini de hazırlamıştı.

Biz o dönemin devrimci potansiyeli olarak 12 Mart ordu müdahalesiyle tutuklanırken, İbrahim Kaypakkaya, Deniz Geçmiş, Mahir Çayan gibi devrimin öncüleri katledilerek potansiyel öncüsüz bırakıldı.  Daha sonra Kürdlere öncülük yapabilecek aydın niteliklere sahip Kürdler bir şekilde imha edildi.

Yaşıtlarımız 1970 yılları başında TC derin yapılanmasının  devlet güdümlü dinci örgütler, Kürd  siyasal yönlendirme ve Türk solunu yolundan  saptırıp yönlendirme hazırlıklarına nasıl başladıklarına şahit oldular.

TC derin yapılanması çok hızlı bir atak yaparak kendi yönlendirici Kürd ve  Türk sol ve sağ kadrolarını yapılandırdı.

Bu hazırlıklar 12 Eylül paşalar diktatörlüğünün ve bunların güdümündeki her türlü sol, sağ ve dinci yapılanmaların hazırlık aşamasıydı.

Bir taraftan toplumun değişim potansiyeli başsız bırakılırken, bir taraftan devlet güdümlü başlar üretiliyordu. Bu durum İttihat Ve Terakki yapılanmasının oluşturduğu Teşkilat-ı Mahsusa’dan beri hep böyle devam etti.

Biz bazen esprilerle devletin yarattığı siyasal kadroları “devlet üretme çiftliği malları” olarak ifade ettik, bazen keklik dedik.

Artık bu durum bir muamma değil. Devletin  ürettiği bu yönlendirici unsurlar şimdi kendileri kendi görevlerini anlatıyorlar. Kimi kamu görevi olarak misyonlarını  açıkça anlattılar, kimi de Türkiyelilik politikasıyla Kürdleri Türkiye’ye ve Türklüğe ısındırdıklarını bir biçimde itiraf ediyorlar.

Her toplumda olduğu gibi Kürd toplumunda da aydınlar Kürd toplumunun  beyni olduğunu kavramalıyız. Eğer beyinsiz kaldığımızı fark ettiysek aydınsızlıkta yetim kaldığımızı iddia etmiş oluruz.

Siyasetçiler üretilebilir ama aydınlar üretilemez. Toplum içinde aydınların ortaya çıkması toplumsal evrim ile ilgilidir.

TC Genelkurmay kozmik derinliğinde  yapılandırılan siyasal kudret  Kürdleri beyinsiz bırakmak için Kürdleri beyninden vurdu.

12 Eylül karanlığında beyin dendiğinde gece işkenceci hovardaların geç saatlerde gece  işkence seanslarından sonra  aç kalırken gittikleri kelle-paça-işkembe dükkanları ve  pişirilen sarımsak kokulu koyun beyni hatırlanır.

Ne ilginç değil mi?

Koyun ve pişirilmiş beyin ve beyninden vurulan Kürd milleti!

Yani koyun gibi güdülmek ve pişirilmiş beyin gibi düşünemeyen bir varlık olmak için programlanmış bir süreçte istenen biçimde yürümek!

Kürd kalemleri, Kürd aydınları, Kürd düşünürleri susturularak geri kalanların koyunlaştırılması!

Kürdlerin devletleşmek için kendi kaderini belirleme hakkının kullanılması dururken, işgalci ve talancı Osmanlı devletinin varisi Türkiye Cumhuriyeti devlet politikalarının Türkiyelilik otlağında güdülmek ne acı!

Kürdler TC tarafından hazırlanmış minderde güreşmemeliydi. Bütün Kürdler bağımsız ve özgür Kürdistan şiarıyla kendi hayatlarına yön vermek zorundadırlar.

TC, ihaneti dayatıyor! Kürd keklikleri Kürdleri tuzağına düşürmek için sinsi sinsi çalışmaktadır!

Kürd sorununun adresi MİT değildir. MİT ile görüşmeler acı bir komediden başka bir şey değildir!  Toplumsal sorunların çözümünde taraflar istihbarat örgütleri olamazlar, toplumlar kendileri taraf olurlar.

MİT ile dayatılanlar TC faaliyetleridir, Kürdler bu oyuna girmek zorunda değildir. Kürdistan devletinin ilanı ufukta görünüyor. MİT’in ürettiği devletleşme karşıtı saçmalıkların maskesi düşmüştür.

Kürdistan’ın bağımsızlık hakkına, müstakbel bağımsızlık ilanına, dinsel, mezhepsel, siyasal gerekçeler ileri sürülerek dil uzatabilecek kadar ileri gidenlere Kürd ulusu gereken dersi verilebileceğini başta Ankara siyaseti peşinden koşanlar olmak üzere her kesin iyi anlaması gerekiyor.

Ankara siyasetinin talimatlarıyla düşünmeyen ekseriyetimiz vardır. Her kesin bağımsız Kürdistan hayali vardır ama bizim adımıza Ankara siyasetine güdümlenenler bizi nereye götürüyorlar?

Kürd toplumu Ankara siyasetine güdümlenen siyasal rant hesapçılarını konuşmaya başladı. Canını ortaya koyan Kürd savaşçılarının TC’nin hizmetine alınması mümkün değildir.

TC devletinin hizmetine giren taşeronlar bir an önce  Kürdlerin yakasından düşmeleri gerekiyor.

Yorum bırakın