Suruç Demokratik Cumhuriyet Meydanında IŞİD!
Posted by kaniyasor 21 Temmuz 2015
Türkiyelilik siyasetinde vurulmak ne acı! Demokratik cumhuriyet meydanları Kürdlere ölüm getirir, TC destekli IŞİD zulmünü getirir.
Hep böyle oyunlarda, hep böyle puştlukta vuruluruz.
Siyasi ayarcılar bir taraftan Türkiyelilik politikasını bize dayatılırken, diğer taraftan Türkiye’nin desteğinden hiç bir zaman mahrum kalmayan azgın IŞİD terörü can almaya devam ediyor!
TC ayarlı Kürt misyonerlerinin sürekli bize dayattıkları Türkiyelilik politikasının arkasındaki gerçekler bilince çıkarılmadan gerçeklerle yüzleşemeyiz ve daha acılı günler göreceğiz.
Avcılar bizi Suruç’ta da canevinden vurdular!
Avcılar doğanın güzel kuşlarını avlamak için ya kafesteki kuşu öttürürler ya da kuş sesi taklit ederler.
Keşke insanlar bunun farkında olsaydılar!
Avcılar çok zalimdir, avcılar kozmik derinliklidir…
“Demokratik cumhuriyet” dediler anlamadık!
“Türkiyelilik politikası sadakati” dediler anlamadık!
İşte anlamamalar çok acı sonuçlar veriyor.
Kürdistan’ın ulusal değerleri çiğnenip geçilirken, Kürdlere Türkiyeseverlik dayatıldı. Bu TC karanlığında ne insanseverlik vardır ne de doğaseverlik vardır!
Peki, neden bize Türkiyeseverlik dayatıldı, neden Türkiyelilik politikası dayatıldı?
Tek bayrak, tek devlet, tek millet ve tek illet anlayışından başka bir anlama gelmeyen Türkiyelilik politikası bize çok şirin gösterildi.
Kürdlere ayar veren ayarcılarda ne maharetler varmış!
Bunlar Türkiyelilik siyasetini benimsediklerini açıkça söylediklerine göre, Türkiye için siyaset yapmaları Türkiye’nin lehine sonuçlar verir.
Peki, Kürdlere düşen pay acılar mı olacak, anaların yüreğine düşen ateşler mi olacak?
Avcı kafesteki kekliği öttürüyor ve kınalı keklikleri öldürüyor!
Avcılar ve keklik kafesleri hala umut olarak gösteriliyor!
Bu gün terör sadece IŞİD ile gündeme gelmedi. Nerelerde devlet ayarları yapılmışsa mutlaka bir gerekçeyi amaç olarak gösteren terör gündeme gelmiştir.
IŞİD gibi terör örgütlerinin gerekçeleri İslam anlayışı olarak Müslümanlarda tanrısal yaşam biçimi olarak kabul edildiği için kolaylıkla Müslüman toplumlarda yer alabilir ama Dünyada sadece bu insanlar yaşamıyor.
İnsanlık erdemlerini dinsel geleneklerden daha önemli gören insanlık bu kokmuş çöl yaşam biçimine geçit vermeyecektir.
Çöl yaşamının inançsal sisteminde insanın insan üzerine tahakküm biçimi din olarak, inanç olarak dini şeriat biçiminde toplumları ruhen tutsak almıştır. Bu yüzden insanlar hem çöl inancını benimsediğinde ve hem de IŞİD terörüne karşı çıktığında çok gülünç duruma düştüklerinin hiç farkında bile olamıyorlar!
Biçimsiz toplumların oluşturduğu biçimsiz devletler siyasete ayar veriyorsa çok büyük tahrifatlar beklenmelidir. Osmanlı şeriat kalıntısı TC devletinin ideolojik ve siyasal amaçlarını gerçekleştirmek için toplumun zaaflarını kullanması bizim için büyük mağduriyetlerle birlikte bu güne geldik.
TC’in yeni derin devlet yapılanmasında IŞİD’i destekleyen durumu hiç de şaşırtıcı değildir. Yeni dünya koşullarında Kürdlere karşı soykırım gerçekleştirme imkanı kalmadığı için TC ve komşu devletler Kürdlere karşı farklı mücadele biçimlerini benimsedikleri görülüyor. Devletlerin örtülü ödenekleriyle taşeron örgütler yarattıkları konusuna yabancı değiliz. Köleci toplum sisteminin kendini din ismiyle kalıcı hale getirdiği coğrafyamızda iktidarlaşan egemen erkek siyasetleri IŞİD terör örgütünü finanse ettikleri tartışmaya gerek duyulmayan bir gerçek olduğu artık idrak edilmelidir.
Bu gerçeğe dayalı olarak IŞİD çok sayıda devlet tarafından desteklendiği gibi, IŞİD terörüne karşı Kürdlerin müttefiki olarak hareket eden çok sayıda uygar devletlerin Kürdlerin yanında yer aldıkları da artık çok somut bir gerçektir.
Dünyanın aklıselim kamuoyu en az Kürdler kadar Kürdlerin mağduriyetine karşı vicdani sorumluluk taşıyorlar.
Terörün yaşam bulduğu toplumlarda zulmetme eğiliminin yüksek olmasının tesadüfi koşulları yoktur. Zulüm eğilimi olarak İnsanın insana yaptığı zulüm ile devletin insanlara yaptığı zulmün failleri insanın kendisidir.
Toplum içi çelişkilerde bireyin bireye karşı tahakküm eğilimi yoksa devletin kendi vatandaşına karşı zulmetme eğilimi olmayacağı gibi, zulüm terör örgütü olarak ortaya çıkması mümkün değildir.
Dün, Anadolu’nun ve Mezopotamya’nın yerlileri olan Ermeniler, Süryaniler ve diğer halkları vurulurken Kürdler susmuştu. Bu gün hepimiz vuruluyoruz.
Biz neden böyleydik ve neden böyleyiz?
ENTEGRASYON KOMİTESİ (@konak_vedat) said
CİHAT DENİLEN KİRLİ SAVAŞ!
Şimdi örneklerini gördüğümüz ve adına Cihat denilen islamın kutsal savaşı, İslamın başından beri vardır. Bu savaşın bütün kural ve yöntemleri, islam ideolojisini yaratan Muhamet tarafından detaylı olarak işlenmiş ve uygulamaları bütün halifelerce takip edilmiştir. İslam; Cihad,istila,vahşet,talan,çapulculuk ve eşkiyalık ile din haline getirilmiştir…Osmanlı padişahları bile kendi kardeşlerini öldürürken, Muhamet’in koyduğu savaş kurallarına sığınmışlardır! İslam’ın politik-askeri doktirininde Cihat, Allah’ın dinini yeryüzüne hakim kılmak için ortaya çıkan her türlü engel ve düşmana karşı meşru olan kutsal savaşı yapmak demektir ve oruç gibi farzdır!
İslam dini ne yazık ki Cihat denilen inanç savaşı ile şiddet ve düşmanlık önermiştir. İslam resmen şiddet içermektedir. Cihat, İslam Dini’nin yayılmasına yönelik kutsal savaştır. İslam Hukukuna göre, Dünya, İslam egemenliğinde olan topraklar (Dar-ül İslam) ve İslam egemenliğinde olmayan topraklar (Dar-ül Harp) diye ikiye ayrılmıştır. Cihat denilen kutsal savaşlar da Dar-ül Harp özelliğindeki toprakları, Dar-ül İslam’a katmaya yöneliktir.
Yayılmak ve yağma-talanı iyice körüklemek için, Cihad, Müslümanlar’a farz olarak dayatılmıştır! Bu da Bakara-216 ayetine dayandırılıyor:
Hoşlanmasanız da, savaş size farz kılındı. Belki de sizin hoşlanmadığınız şey, hakkınızda hayırlı olur; hoşlandığınız şey ise sizin için bir şer olur. Allah bilir, siz bilmezsiniz. Bu durumda da cihad, namaz gibi, oruç gibi farz olan ibadetlerle aynı görülüyor.
Cihat ve kutsal akınlar denilen soygunlar neticesinde büyük bir servet ve güç edinen Müslümanlar, 4 kıta üzerinden son hızla yayılarak, Muhamet ölene kadar 30 yıllık bir zaman diliminde 40 ülkeyi işgal edip, yerli haklara karşı bir kıyım ve geniş tehcir (yerlerinden sürme) uyguladılar. Bu halkların geriye kalan mallarına el koydular…
Muhamet öldükten sonra da yerine geçen halifeler, talan ve soygunun çekiciliği, iştahı ile her yere saldırdılar, her yeri talan edip, haraca bağladılar. Kafkaslar, Orta Asya, Kuzey Afrika, Orta Afrika ve hatta İspanya’ya kadar olabildiğine genişlediler. Sınırsızca talan, mezalim ve katliamlar yaptılar. Uzanmadıkları yer yoktur, Girdikleri her yeri talan edip, İslam’i kılıç zoruyla kabul ettirdiler. Kabul edenler kurtulur, kabul etmeyenler katledilir. Sonraki nesillere amacın İslam’ı yaymak olduğu aktarılsa da, gercek amaç: talan, soygun, haraç, cariye ve vahşettir.
AKP’nin öncülü Osmanlı barbarlığının temelinde Cihat ve Gaza denilen Ganimet güdüsü vardı.
Osmanlı padişahları, her zaman islam dinini yaymak için Kafirlere karşı non-stop savaş yaptıklarını söyler dururlar! İşte bu İŞİD vari ganimet savaşlarına o zaman da farz demişlerdir. Savaşta ele geçen yurtlar (ülkeler) fetih toprağı, öldürülen insanlar Allah’ın takdiri, ele geçirilen kızlar ve kadınlar (köle-cariye-seks işçisi-hizmetçi) erkek çocuklar köle (esir pazarında sermaye) İslam’ın şerefi; köle pazarında satılan insanlıktır. İşte Osmanlı dönemin de de bu İslam; haktan, hukuktan, adaletten, insanlıktan nasip almadan dünyanın başına bela olmuş bir ilkelliktir…
Onlarca ülke, işgal edilen Balkan ve diğer Avrupa ülkeleri, İslam Dini ile asırlar boyu gerilemiş uygarlıkları yok edilmiştir. Bizans; İslam’ın katliam ve tecavüzüne uğramış, kızları cariye, oğulları köle (asker) devşirilmiştir.
R.T. Erdoğan ve Cihat!
”Minareler süngümüz, kubbeler miğferimiz, camiler kışlamız ve müminler askerlermizdir.” (RTE)
”Çamlıca Tepesi’ne tüm İstanbul’dan görülecek en az 6 minarelli, 28 bin metrekare civarında bir eser,dünyanın en büyük camisini yapıyoruz…” R.T. Erdoğan.
R.T. Erdoğan, hayranı olduğu ve yeniden tesisi için her yola başvurduğu, gaza ruhuyla savaşmış Osmanlı’nın Cami kültürünü devam ettirmesi tesadüfi değildir!
Erdoğan,sadece cami, saray değil, o aynı zamanda aç gözlü Sultanların Cihadi ganimet akınlarına da sahip çıkıyor.
AKP’nin temsil ettiği İslam, hiç tartışma yok Osmanlı’dan devralınan akıncılık ve Gaza İslamı’dır, Yağma ve talan İslamıdır…Adına Türk İslam sentezide denilen bu Irkçılık, yağma ve talan ideolojisi,TC’nin temel doktirini halini aldı.. Ortadoğu ve İslam ülkelerinde İslam Din’inin, talan-yağma, tecavüz, katletmeler ve kafa kesmelerle Cihad’ı yeniden ayukka çıkarması, Türklerin İslam’a geçişi ve İslam’dan beklentileriyle bağlantılıdır. islam Din’inin tecavüz, katliam ve talanlarda savaş silahı olarak kullanılması, Osmanlı’nın da temel kültürü idi ve şimdi AKP bunu devam ettiriyor!
AK SARAY OYUNLARI VE DİKTATÖRLÜK!
Rejim değişikliğini hedefleyen AKP, seçimler yoluyla bunu başaramayacağını anlayınca kaos yaratarak amacına ulaşmaya çalışıyor…
Halkı kandi yarattıkları kaos terör metotları ile kandıran AKP rejiminin kadroları, iyiden iyiye ülkeye topyekun tahakküm etmeye yönelen niyeti bozuk kirli savaşçı bu dar kadro, yasamanın yerine talimatı ve fermanı, hukukun yerine ise talimatla karar alan kurgu mahkemeleri koydu. Evrensel değerlere Cihatçı gözüyla balkan AKP liler, kendilerine ters düşen herşeye görülmedik bir kin ve nefretle saldırmaya başladılar…
Başkanlık sistemini fiili ve cebri olarak varmış gibi hoyratça hareket eden eşkiya çeteleri: Bizans oyunlarını aratırırcasına hareket eden Erdoğan, zaman içerisinde yaratacağı boşluğu “başkanlık sistemi” kamuflajı altında nevi şahsına münhasır bir diktatörlük rejimiyle doldurmaya başlayacaktır…
Dünya, maalesef, siyasi ve maddi iktidar ihtirasından başka değer tanımayan, hukuksuz ve despot bir güruhun elinde her geçen gün yeni bir haydutluk örneğiyle karşılaşıyor. Suriye’de ki Cihatçı terör örgütlerini her alanda destekleyen bu haydutlar çetesi,bununlan kalmayıp, kendi kişisel çıkarları için, İslami Cihadı Türkiye’ye de taşıdılar…
Ak Saray’da yapılan caminin açılışını yapan Erdoğan, “İnşa edilen her cami bu topraklara vurduğumuz bir mühürdü. Her mühür bu coğrafyadaki tapu senetlerimizdir…”Günde beş vakit namaza işte o kubbelerin altında durulur. Camilerimin büyüklüğü iftar kaynağıdır.” dedi. Bunu söyleyen, İŞİD halifesi Al-Bagdadi değil, TC’nin AK halifesi!
Bu kadar cami, kuran kursu, imam hatip, tarikat -cemaat ve Diyanet gücü arasında kalan kitlelerin, İŞİD’çi olmaması mümkün değildir…! Beyinleri gece gündüz Türk İslam sentezli piskolojik propogandaya tabi tutulan, çocuk yaştan itibaren sistematik şekilde şeriat kültürüne göre eğitilen bütün yeni nesiller kanlı Cihat’ın askeri potansiyeli olmaktan öteye gidemez..!
Başta Arap, Türkiye ve diğer Müslüman ülkeler olmak üzere dünyanın her tarafına yayılan 100 milyonlarca beyni yıkanmış Cihatçı Müslüman, dünya egemenliği için zorunlu gördüğü kanlı savaşların ideoljik politik ve askeri eğitimine her alanda devam ettiriyor!
Bu Şeriatçılar, hayvansal güdüleri için coğrafyamızı yeniden kan gölüne çeviriyorlar…! Suriye, Afganistan,Pakistan, Mısır, Libya ve Irak ve şimdi Türkiye’de olanlar, Osmanlı’dan kalan katliamcı ruhla, kuıtsal Cihatlara devam edileceği sinyalini veriyor…
TC hükümetlerince, her tarafa camiler, kuran kursları ve imam hatipler kurularak beyinleri yıkanan milyonlarca Türk, Osmanlı akıncı Cihatçıları haline gelerek, Cihat çağrılarına kulak veriyor! Ruhları islam adına esir alınan milyonlarca insanı kışkırtan ve post modern Osmanlıcılığı devlet politikası haline getiren AKP yönetiminden, bunu daha da yoğunlaştırmasından başka türlü bir hareket beklenemezdi.
Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan ve İslamın sponsorluğu sorunu!
Bu ülke yönetimleri Arap ve İslam âleminde ne kadar radikal, ılımlı, yumuşak, sert ve karışık İslamcı parti, örgüt, cemaat, tarikat ve grup varsa hepsi ile dolaylı-dolaysız ilişki kurup silah ve para yardımı yapmaya, onlarca Selefi Cihatçı örgütü beslemeye devam ediyorlar…
Dünyadaki İslami Cihat hareketlerin ideolojik beslenme kaynağı sadece Suudi Arabistan değil, artık buna şimdi Türkiye’ de eklendi.
Hepsinin beslendiği kaynak Müslüman Kardeşler hareketidir.
Yani sorun bir IŞİD, Kaide, Nusra ve benzeri radikal İslamcı örgütler sorunu değil. En büyük sorun bugün, Müslüman ülkelerde bu örgütler paralelinde düşünen milyonlarca insanın varlığıdır.
Sevgi ve Saygılarla
Entegrasyon Komitesi İsviçre- Vevey
———————————————————————-
Esin Duran,
Selda Suner,
N. Gök,
Irem haloglu
Ferdi koçkar
Yeliz seren
Vedat Konak
S. Aktaş
Pelin Moda,
Bedri Engin,
Hasan Sirtan
M. Eskici
Nazmi Dogan,
Sevda Suner
R. Adalı
Sezer Aşkın,
H. Datvan,
Salih Demir,
FERDİ KADER
Erhan Vural
Necmi Derinsu
Ahmet Kaymaz
Aslan IŞIK
Nizamettin Duran
A. Demir
hasan kayısoğlu
Melahat Baykara,
ismail çekmez.
Aydin Nizam
Uğur Demir
Ismail B. Cenk,
Tekin Balkic
Selma Altuntaş,
Murat Koç
Filiz Serin,
Nedim Serin,
Vedat Koçak,
Salih Birdal,
Erdal Cömert
Ismail Bulak
Ahmet Meriç
Mustafa Gur,
Hasan Zafer
Bahar Ünsal
Osman B.
Ayse bahar
Metin Maslak
H. Maslak
Dilek Solak
zeynep içkaya
Sevda maslak
Sercan Gezmiş
Aynur Balkaya
İpek Doğan
Nazım Doğan
Murat Doğan
esin erkan
Beyhan erdem
n. erdem
İsmail Deniz
Ayten BARAK
Ugur Birdal
Ahmet Tan
İsmet Yelkenci
Yıldırım Kongar
Selma Kongar
Birol Aytekin
Hatice Gül
Ibrahim Erkin
Kemal erdem
Rıza Akdemir
Mehmet Coskun
Hüseyin demir
fethi killi
Yeliz Ender
Mustafa Ender
Ugur Basak
Kemal Dektaş
Ayten Ilkdal
Nuri Aktanır
Metin Koc
Sevgi Ender
Burhan Kulakçı
Oğuz Duran
Burcu Kanter
Aysel kanter
Erol kanter
Layla SOLGUN
M. Oktay
Kemal Aktas
Yelda tekinoglu
Orkun Keskin
T. Vural
Oğuz şen
Nur Şen
Ismail çaykara
Burhan Orkal
D. Kahan
Seher Yıldız
Esra akkaya
Mehmet Uzan
Yeliz IŞIK
Murat Bakır
O. Dem
Salih Aktaş
Seyhan İlknur
Osman Çekiç
esma yıldız
Murat Çetindal
Ali OkyarMusa Tekin
Aslı Birdal
Nazmi Doğan
İnci Gür
L. Okar
Mustafa Karkaya
Omer Aytac
Mürsel Bozkır
Zeynep Şengül
Gülcan Iğsız
Murat Nidar
şemsi Kaya
Ayten Ekşi,
Eda leman
nermin ışıl
D. Polat
Kadir Erdem
Serdar OKTAY
Mehmet Özdemir
Mustafa Erkan
Nuri AKTAS
Emine AKTAS
O. Kadir Ergun
Metin Kurca
Sedat Isiklar
Filiz Bag
Kadir Baskale
Sevim Varlik
Hasan Mesut Akkaya
Necmi Guler
Erhan Isguz
Meral Okur
Bilge Okyaz.
Kemal Koç
L. Mirakoğlu
Oktay Kızılcık
Mehmet Yavuzgil
Erdal Polat
Hüsnü oktay
k. Sankay
Ahmet tekin.
Semra Kaya
Mustafa Çiçek
Kayhan Göçkaya
Erdal Solgun
Mehmet Solgun
Esra Solgun
N. Altik
Oguz Karakış
Leyla Mert
Işık mert
D. Öksüz
Erdem Yılmaz
Ayse Eltan
S. Guner
M. Deniz Ok
Mehmet İnce
Huseyin Cinar
Meltem Cinar
Berk Cinar
L. Demirkaya
Huseyin Çilek
Ayten Irmak
D. Okdere
Ali Uskan
İrem Haloğlu
Berdan Temiz.
H. Baskale
Murat Gülay
Esra Gülay
Mustafa Akyol
A. jale Kol
M. Kol
Tamer Oktay
Aslan Burukoglu
I. Demir
Nurettin Akdal
Uzan Kara
ismail Igdır
Ali Serin, Gül Akın, esra Serin
Nuri Şen
Hasan.Y. Balci
Mehmet Yucel
İsmet C. Koray
salih Söğütlü
Nuri Akçay, Gül Akçay, Esra Akçay
Ali Dem. Sarahoğlu
Ayten Karaman, Mehmet Azal
L. Uzan, Harun Tabaklı
Ertekin Sancak, mehmet değerli.
Kemal Güler, Zeynep Güler
B. Urak.
Ismail Duygu, Erdem Duygu
Hasan Incedemir.
N. kayıkçı.
Bayram Akçak
İsmail Dilpek.
Kemal Uzunyayla
Zeynep Olgun
Mehmet Gülçiçek. Seher Gülçiçek.Mustafa E. Sırat.
Oktay Baykuş. Ezra Seren.