kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

AŞI İLE BAŞIM BELADA!

Posted by kaniyasor 14 Mart 2016

k.y.Kanî Yado – 14.03.2106:

“Aşı” kelimesinin anlamını mürekkep yalamış bir Türke sorsanız, anlamını sadece hastalıklarda bağışıklık sistemini güçlendirmek için hazırlanan ilaç hakkında veya ağaçları aşılama ilgili size bilgi verir, sosyal alanda kullanamaz.

Buna karşın her Kürd “aşı” kelimesini günlük sosyal yaşamında tanıyor ve daha zengin kullanım alanını biliyor.

Etimoloji ile ilgilenmeyi hiç düşünmedim ama Kürdçe dilinde yazdığım makalelerimde Kürd dilinin temel kavramlarını öne çıkarmaya gayret ederim.

Makale konusu olarak işlediğim “aşı” kelimesi Kürdçedir. Her millet kendi dilinden olan bir kavramı daha geniş alanda kullanır.

Kürd dilini konuşmayı ve yazmayı kendine yedirmeyen mağrur, eli sopalı ve havalı Kemalist Kürdlerin dışında tüm Kürdler bu kelimeyi toplumsal bağışıklık olarak barış anlamında yerli yerinde kullanıyorlar.

Son yıllarda “aşitîxwazî” kelimesi şiddetin insanları usandırdığı, canından bıktırdığı koşullarda sık sık siyasi alanda kullanıldı.

Bu haftanın sonunda maharetleriyle gül ve çiçeklerin patlamaya amede domurlara sevgiyi taşıyan güzel bir genç arkadaşım ile birlikte elma ağacına gül, kara erik ağacınca can eriği aşısını yapınca üretim dışı unsurların atmosferinden uzaklaşırken yaşamın doğal gerçeklerinin içine daldım.

Aşı tutmaz mı dersiniz? Tutar tutar, hem de bal gibi tutar!

Bu esnada 2011 yılında yazdığım bir makaleyi hatırladım. “Elmaya Armut Aşısı, Kürtlere Türklük Aşısı Yapmaya Gerek Yok” konusunu yazmıştım. Haklıyım da. Çünkü Kürdlerin bölgede kalite farkı vardır.

Bu konu başlığı altında armudun müptelası ayılardan bahsederken, elmanın ise cennet meyvesi olduğunu esprili bir şekilde anlatmıştım.

Bu misali işleyerek Kürdlere Türk aşısı yapmak Kürdlerin kalitesini bozmak anlamına geldiğini detaylarıyla açıklamıştım. İşte anneleri Türk olan mağdur Kürdler bu aşıyı yiyerek yeni bir tür olmuşlar…

Bu makalemin, bir gün Türkiye’nin tüm bahçecileri tarafından okunacağını nereden tahmin edebilirdim!

Google amcaya başvuran tüm çiftçiler “elmaya armut aşısı olur mu?” sorusunu sorunca google amca hepsini benim www.kaniyasor.wordpress.com adresime yönlendirmiş! Tıklayan tıklayana!

Çöl hayalperstliği gereği cenneti peşinen kazanan Müslüman solu ve sağı ve ortayolcusu makale okuma, kitap okuma ihtiyaçları ve alışkanlıları pek olmadığını biliyoruz ama bahçeciler hiç aklıma gelmemişti!

Bir de armudun en iyisine müptela olan ayılar benim adresimi tespit ederlerse ben yandım demektir!

Elmaya armut aşısı yapmaya karşı çıkmamla armudun çoğalmasına karşı siyasi propaganda yaptığımdan dolayı ayıların üst idare kurulu olan Ayılar Yüksek Şurası benim yakama yapışmaz mı dersiniz?

Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddesine göre ayıların çıkarlarına aykırı faaliyet göstermek ve ayıların müesses nizamlarına karşı isyan suçlamasıyla benim ağır cezalar almamla sonuçlanan bir yargınmayla karşı karşıya gelebilirim.

Olmaz demeyin, Türkiye’de her şey olur. Ak Parti iktidarı lehine yazı yazmayan tüm gazeteciler resmen görünmeyen ama var olan Ak Parti Hükümeti İslam Şurası tarafından cezalandırılmadı mı?

Bu durumlar çıkar meselesidir. Ak Parti İktidarının kendi savcısı ve polisi Ak Parti’nin IŞİD terör örgütüne göndermek üzere yola çıkardığı tırlar dolusu silahı yakalayınca tutuklandılar ve işlerinden oldular.

Bu haberi yayınlayan gazeteciler tutuklandılar…

Paluyu bilenler. Kervansarayıyla tanınan Ali Beg’in(Ali Demirtaş) kendi köyünde üretilen meyve fidanlarının ismi Kafkaslardan Halep’e kadar duyulmuştu. Şimdi orada sadece duvar kenarlarında oturup 99’lu tespih çeken hacılar görürsünüz!

Biz Paluda yerlerken ”elma çiçek açmış yaz mı gelecek?” demiyoruz. Biz “ayva çiçek açmış yaz mi gelecek?” diye yerleriz. Ayıların rağbet göstermediği ayvalarımız gelinlerin sandığında yıllarca koku saçarlar etrafa.

Güllerimiz meşhurdur. Güller firar edip ta Oxu ovasına kadar gitmişler. Gül reçelini sevmeyen yoktur bizde.

Gül aşısı yemiş elma ağacının bir tarafı gül açar! İlk gözağrıları Palu’nun şanlı ismini aldığı vişne bahçelerinde, gül bahçelerinde sevdalıların aşkı yedi şehirde ve onyedi köyde duyulur.

Anadolu’yu ve Mezopotamya’yı armutlaştırmak insanoğluna ne kazandırdı?

Anadolu’yu çöl vahşet kültürü üzerinden Türkleştirmek, Mezopotamya’da Kürdleri Araplaştırma aşıları neye yaradı?

Rabbimize olan inanç yerine Kabelere, betonlara, heykellere, Ataputlara  sevdalandı insanlar. Yani insanlar aşılanarak putperestleştirildi.

Anadolu’da ortaya çıkan iradesiz toplum bu geçmişin ürünüdür. Bu gelenekle Türkler’de ve Kurdler’de ve diğer Anadolu halklarında insan kısırlığı başladı; döl veremedi insanlığa.

Korkunç aşılama ile insanlar Hasan, Hüseyin, Yezit, Ali, Osman, kağan, hakan, Abdullah, Tayyip, Acayip, Abdulcambaz, Mücahit oldular.  Bu isimler ayıların müptela olduğu armut cinsleri! Hani elmalarımız?

Son zamanlarda Berivan, Beritan, Hêlîn, Ronî, Ronahî fidanları toprağa kök salmaya başladılar. Suyunu iyi vermeli, zaman gerek, sabırsızlığımızda ürün verecek geleceklere!

Yine bahçelerimiz, yine ağaç dalındaki elmalarımız, yine sevdalarımız, aşklarımız olacak. Ne çöl barbarları, ne Orta Asya kurtları! Biz bize benzeyeceğiz. Sevdalarımızla bahar mevsiminde Newroz, dağlarımızda seyran, özgürlüğümüzde bayram olacak.

Yorum bırakın