kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

İSLAM İNSAN OLMAYI UNUTURSA!

Posted by kaniyasor 22 Temmuz 2016

üfürkçü deve demokratlar

Kanî Yado – 22.07.2016

İnsanların çöl vahşet korkulukları ile tehdit edilip manevi dünyaları korkuluk cehennemine dönen tüm İslam ülkelerinde yaşayan toplumlar korku atmosferinde insan olmayı unutup günümüzdeki biçimi aldılar.

Biz neden böyleyiz?

Biz dünyaya gelir gelmez çocukluğumuz çöl vahşetinin şiddet aracı olan kılıç, gürz ve zülfikarla tanıştırılıyor, insanların kafasını koparan zalimler bize kahraman olarak tanıtıldı.

Bu ucubeliğe bir isim verilmeli!

Alevilerin kurumlarında asılı bulunan vahşi çöl şahsiyetlerine ait resimler barbarlığın simgeleri değil mi?

Alici Şiî ve Muaviyeci/Yezitçi Sünnî Müslümanların ibadethanelerinde çöl katillerinin övgülerinde biçimlenen nesillerden ne çıkabilir?

Bizim çocukluğumuz bu koşullarda elimizden alınıyordu. Çocukluğumuz çöl vahşi koşulların ve şahsiyetlerin övgülerinde IŞİD’çileştirildi.

Bu koşullarda çocuk büyüdüğü zaman hangi siyasal tercihi olursa olsun, ister solcu olsun, ister sağcı veya orta yolcu olsun sağlıklı olamaz ve sağlıklı düşünmesi için tüm koşullar ortadan kalkmıştır!

Vahşi çöl ucubeliği taşeronları çocukluğumuzu elimizden aldılar. Bebeliğini  özgür koşullarda insanca yaşamayan her insan karanlığa mahkum olur ve manevi dünyası çöl karanlığına bürünür.

İnsan bu koşullarda baş belası lider olabilir, Recep Tayyip olabilir, general olabilir, Fethullah olabilir ama insan olamaz.

Her kes hür insan olma hakkını geri alabilmek için bir çaba içinde olmalıdır. Dünya insanlığı iki bin yıllık karanlığın hesabını sormalıdır.

Anadolu’yu talan eden zihniyetin varisleri şimdi darbe müteşebbisleri ve darbe karşıtları  cepheleşmeleriyle gasp ettikleri Anadolu yerlilerine ait ganimetler üzerinde kavga ediyor tepişip duruyorlar!

Bunlar insan mı?

TC’nin dayattığı ezberlerle dini ve siyasi basitlikte yönlenen insanlar, değişen koşullar karşısında sahibinden aldığı talimatla koşan  tazı olmaktan başka hiç bir reflekse sahip değildirler.

Bu ucubeliğe kapılarak veya  seyrederek insanlık rüştümüzü ispat edebilir miyiz?

Kimi derin TC devletinin Türkiyelilik politikasına çakılı kaldılar, kimi IŞİD gibi tekbirli çağdışı refleksler gösterdi.

Boş teneke gürültüleri çağdaş demokratik ihtiyacı karşılamaz, aksine çöl karanlığının irticai eğiliminden başka bir sonuç vermez.

Bu sırada güce ihtiyaç duyulduğundan dolayı birlik ve beraberlik demagojisi yapılmaktadır.

Bu irticai hareket toparlandıktan sonra kendileri gibi düşünmeyen her kesin kafasını koparmaya başlayacaklardır.

Fethullah Gülen gibi Osmanlı ve TC’in derin teşkilat elemanları ve Kürdlerin içinde yuvalanan bazı Türkiyelilik siyaseti mimarları Misak-i Milli amaçlarını taşırlar.

Bunlar kamu görevi icra ediyorlar ama işgalci Türkiye Cumhuriyeti ganimetler üzerinde kavgalıdırlar. Günümüzde değişen denge koşullarında kavgaları kızıştı.

Bunlar arasında danışıklı savaşlar da vardır. Bunların kendi aralarındaki kavgaları çıkara dayalı iktidar savaşı, danışıklı savaş ve bölge denge değişimlerinde savrulma biçiminde ortaya çıkan  sarsılmadır.

Kürdistanın özgürlüğü ve bağımsızlığı bölgede bir ihtiyaç olarak ortaya çıktığı anda, devletin dopinglerle ayakta tuttuğu Türk ırkçılığı uyuz biçimiyle çileden çıktı, cinnet geçiriyor!

Kürdistanın bağımsızlık ihtiyacı dünya dengeleriyle ilgilidir. Bu ihtiyaç Türk ırkçıları tarafından ve TC yaratması satılmış Kürdlerin karalamalarıyla engellenemez. Kürdistanın bağımsızlığını engelleme faaliyetleri daha çok ticari sektör haline geldi.

Kürdler, Türkiyenin rezil dayatmalarında yaşamaya mecbur değildirler, her ulus gibi kendi kaderini belirleme hakkını kullanmalıdır.

Kendi kaderini tayın etme hakkını aydınlıktan ve  bağımsızlıktan yana kullanmalıdır.

Müslümanların yaşamı her zaman ve her koşulda olağan üstüdür. Müslüman ülkelerde erdemli ve olağan bir hal olamaz! Hepsi kendi karanlığına mahkum olmuşlardır. Kürdler bu karanlıklardan kurtulma şansına sahip oldular. Bu fırsat kaçırılmamalıdır!

Hiç bir İslam ülkesinde erdemli bir yaşam tecelli etmez. Hepsi olağanüstü bir yaşama mahkumdur.

İnsanların bu çekilmez koşullarda yaşama mecburiyeti yoktur. Her insan bu karanlıklardan kurtulmak için çaba içinde olmalıdır.

Kürdlere karşı IŞİD’ten beklediğini bulamayan Türkiye Cumhuriyeti devleti, rakipsiz bir dinci-cinci-gerici iktidar olma koşullarını yaratıyorlar. Mahalle üfürükçüleri, tekbirli çöl yaşam gelenekli  gerici serseriler devletin temel gücü olarak tam muktedir olmaya çalışıyorlar.

Türkiye Cumhuriyeti devleti, 1913 yılında talancı Osmanlı şeriat hükumetini bir darbe ile ele geçiren ve daha sonra bu rezil temel üzerinde cumhuriyet ilan eden İttihat ve Terakki Fırkasının kurduğu bir devlettir. Bu devletin biçimlendirdiği toplumun zihniyeti çöl karanlığı ile Orta Asya barbarlığı bileşkesinde ortaya çıkmıştır. Sağı, solu, ortası birbirinin benzerleridirler. Darbe teşebbüsü ve darbe karşıtları barbarların Anadolu yerlilerinden gasp edilen ganimetler üzerinde tepişmek ve kavga etmekten başka bir şey değildir.

Yorum bırakın