kaniyasor

kaniyasor.WordPress.com

ERDOĞAN DEMOKRASİ DÜŞMANIDIR

Posted by kaniyasor 4 Eylül 2016

k.y.Kani Yado – 04.09.2016:

TSK vesayetine karşı tüm sivil siyasal eğilimlerin mutabakatı ile Recep Tayyip öncülüğünde kurulan Ak Parti Hükümeti Özal misyonu yeniden üslendi. Aynı Recep Tayyip Erdoğan fırsatları kendi lehine çevirerek demokrasi düşmanı olmayı tercih ediyor!

Yaşamı boyunca dini hurafelerle biçimlenen Erdoğan’ın, demokratlarla hiç bir ortak yanı yoktur. TSK içinde yuvalanan Türk Kemalist Gladyosu’na karşı demokrasiden yana hayatını ortaya koyan Menderes, Ecevit, Özal ile hiç bir ortak yanı olamaz.

Erdoğan’ın yaşadığı din istismarcılığı ortamı, demokrasi düşüncesinin gelişemeyeceği geleneksel çöl karanlık zemindir.

Diktatör Recep Tayyip Erdoğan, bir darbeyi önlemedi. Danışıklı darbe girişimini sahneye koyarak 12 Eylül askeri strateji ile güçlenen din maskeli Ergenekon’nun son bakiyesine karşı bir darbe gerçekleştirdi. Bu olayı demokrasinin zaferi olarak anlayan ve yorumlayan her kes gerici dincilerin, cincilerin, mahalle üfürükçülerinin suç ortağı olacaktır.

Perde arkasında bu ucubelerle anlaşan siyasetlerin soytarıları ne derse desinler, diktatör Recep Tayyip Türkiye’nin Kemalist darbe rejimine karşı gerici erkek dini diktatörlüğünün kalıcı olmasını sağlamak için darbe yaptı.

Rabbimizin adına söylenen çöl yalanlarıyla insanların manevi dünyası korkuluklarla dolu karanlık bir mezarlığa döndüğünde, birey ve toplum, özgür yaşamın çoğulcu siyasal erdemi diye tanımladığımız demokrasi ile bağdaşamaz. Bu yüzden biz diyoruz ki, danışıklı darbe teşebbüsüne karşı şov yapan besmeleli-tekbirli yobaz sürüsünün amacı aydınlığın siyasal ismi olan demokrasi değil, karanlık yaşamdır.

Komşumuz Türkiyenin Kürd düşmanlığını terkederek insanlık camiasında doğru dürüst bir yönetime kavuşmasından yanayız. Türkiye artık ilan edilecek bir Kürdistan Cumhuriyeti’ne komşu olarak yaşamak zorundadır. Türkiye artık bu zorunluluğa alışmalıdır. Tekbirli demokrasi diye bir demokrasi siyaset literatüründe  bugüne kadar görülmedi.

O zaman bu tekbirler nedir, bu üfürükçülerin demokrasi yalanı ne anlama geliyor?

Çöl erkek dinlerine ve siyasetlerine tutsak düşmüş karanlık toplumlar bilim adamlarına, düşünürlere, akademisyenlere düşman tutum içinde olurlar. Bu tür toplumlarda üçkağıtçılara, mahalle üfürükçülerine, siyasi şarlatanlara rağbet yüksektir.

Tek tanrılı siyaset anlayışının ürünü olan  diktatöre secde etmeyen vicdanı özgür insanlara yaşam ortamı oluşmaz.

Rabbimizin adına söylenen çöl yalanlarıyla insanların manevi dünyası korkuluklarla dolu karanlık bir mezarlığa döndüğünde, birey ve toplum, özgür yaşamın çoğulcu siyasal erdemi diye tanımladığımız demokrasi ile bağdaşamaz. Bu yüzden biz diyoruz ki, danışıklı darbe teşebbüsüne karşı şov yapan besmeleli-tekbirli yobaz sürüsünün amacı aydınlığın siyasal ismi olan demokrasi değil, karanlık yaşamdır.

Biz, asalak dindarlar sınıfının din istismarıyla siyasette tekel kurma ve insanların maneviyatını korkuluklar dünyasına çevirip kirletmelerine karşı sekularizmi savunmalı ve çağdaşlığa giden yolun önünü açmalıyız.

Çöl yaşam bataklığına doğru adım adım ilerleyen toplumun düşeceği tuzak ile dini şuraların toplum üzerinde kuracağı siyasal tekel ile hayat çekilmez duruma gelir.

Gerici toplumların bağrından çıkan reaksiyoner hareketlerin çağdaş olmalarını beklemek zordur. Gericiliği bir virüs gibi birlikte taşırlar.

Taklitçilikten başka hiç bir şey olmayan yapay bir şekilde biçimlenen Kemalist Türk sol ve Kemalist Kürt sol anlayışların biçimlendirdiği siyasal tarz toplumsal özgürlüklere, insan temel hak ve özgürlüklere cevap olamaz.

Bütün dünyada sorun olan gerici ülke sadece Türkiye değil, baş belası tüm İslam ülkeleridirler ve dünyayı daha büyük acılarla karşı karşıya getireceği ihtimal dahilinde olan tüm İslam ülkeleri sorundurlar.

Asırlardır bu coğrafayanın halkları gerçek dışı söylemlerle, masallarla biçimleniyorlar. Bu koşullarda  bu toplumlardan aklıselimi beklemek hayal olur.

Biz, “Şeriatçı Ali sevgisiyle, Şeriatçı Ömer, Osman, Muaviye-Yezit sevgisi ve kanlı kılıçlarının övgüleriyle şekil alanlar insanlık erdemleriyle buluşma imkanlarına sahip değildirler” diyoruz. 

Çöl vahşetinden miras kalan Allahlı, vallahlı camilerin ve cemevlerinin etrafında dolananlar insanlığa acılardan başka hiç bir miras bırakmazlar!

Dinlerin insan yaşamını tekeline aldığı toplumlarda şiddet esastır. Her ne kadar dinsel uyduruk metinlerde savaşın ve katliamın din adına yapılmasını masum gösteren yaklaşımlar varsa da  gerçeği gölgeleyemez.

 

 

Yorum bırakın